text
stringlengths
7
2.59k
Spearmankorelasyon testi ile radyolojik görüntüleme yöntemleri ile saptanan tümör boyutları patolojikboyutlar ile karşılaştırılmış, ayrıca aralarındaki korelasyon da değerlendirilmiştir.
Olgular rutin kontrol amaçlı, ele gelenkitle, ailesel risk faktörü, ağrı, meme başından kanlı akıntı gibi nedenlerle başvurmuştur.
Refere edilen tüm olgulara, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalındadijital mammografi ve meme US tetkikleri yapılmıştır.
Çalışmamıza cerrahi olarak eksizyonile tedavisi yapılmış ve histopatolojik olarak malign meme kitlesi tanısı doğrulanmış 45kadın olgu dahil edilmiştir.
Tüm olgulara dijital mammografi ve meme US tetkiki yapılırkenbiyopsi yapılmamış olup, cerrahi öncesi dönemde kemoterapi uygulanmamıştır.
Tüm hastabilgilerine Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi arşiv otomasyon sisteminden taramayapılarak ulaşılmıştır.
Çalışmaya katılan olguların ortalama yaşları 54.89, en düşük 40 ve enyüksek 81 olarak saptandı.
Meme kitlelerinin lokalizasyon dağılımı%44 %56Lokalizasyonsağ sol39Tüm olgularda dijital mamografi ve US değerlendirmeleri ACR BI-RADSsınıflamasına göre yapılmıştır.
ACR BI-RADS sınıflamasına göre meme parankim tiplemesiyapılmıştır.
En sık saptanan patern, Tip I meme paterni olup 19 olguda (%42.2)tanımlanmıştır.
Meme parankim paternlerinin ‘American College of RadiologyBreast Imaging Reporting and Data System’e göre dağılımıHer meme üst dış, üst iç, alt dış, alt iç ve santral olmak üzere 5 bölgeye ayrıldı.
ACR BI-RADS 4b hiçbir olguda01020Tip ITip IITip IIITip IVMeme Tipi40tanımlanmamıştı.
Meme lezyonlarının kategorilerine göre dağılımıKitleler mammografi ve US’de değerlendirilirken ACR BI-RADS sınıflamasına göremorfolojik değerlendirilmesi yapıldı.
Kitlenin şekli, sınırları ve kontur özelliklerideğerlendirildi.
Malign kitle lezyonlar konturlarında göre değerlendirildiğinde en sık olarak spiküle kontur(n=29, %64.4) belirlenmiştir.
Histopatolojik kitle boyutlarının sayı ve yüzde dağılımıGörüntüleme yöntemleri ile histopatolojik tümör boyutları karşılaştırıldığındaSpearman korelasyon testine göre; histopatolojik tümör boyutları ile en güçlü korelasyonmammografi yöntemi ile saptanmış olup korelasyon katsayısı r=0.823 bulunmuştur (p<0.001).
US ile histopatolojik tümör boyutları ölçümleri arasındaki korelasyon katsayısı r=0.773saptanmıştır (p<0.001).
Ayrıca US ve mammografi yöntemleri birbirleri ilekarşılaştırıldığında korelasyon katsayısı r=0.813 saptanmış olup güçlü korelasyongöstermektedir (p<0.001).
Her iki görüntüleme metodu ile korelasyonlarda istatiksel olarakgüçlü anlamlılık saptanmıştır (p<0.001).
Mammografi tümör boyutlarını ortalama %18.5oranında büyük olarak tahmin etmektedir.
Tip IV meme parankim paterni saptanan 2 olgudaise olgu sayısının az olması nedeni ile istatiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır.
Mammografi tümör boyutlarını histopatolojik boyuta göreortalama 5 mm daha büyük olarak saptamış olup ölçümler arasındaki fark aralığı 25.6 mm ile-15.7 mm arasında değişmekteydi (ġekil 15).
Mammografi ile US arasındaki uyumluluğabakıldığında ise mammmografi ile tümör boyutlarının US’ye göre ortalama 10.7 mm dahabüyük ölçüldüğü saptanmıştır.
En büyük tümör çapının ölçümü arasındaki fark aralığı ise 36.1mm ve -14.6 mm olarak izlendi (ġekil 16).
Y aksı ultrasonografi ölçümleri ile histopatolojik tümörboyutları arasındaki farkları göstermektedir.
X aksı her iki ölçüm yöntemiarasındaki farkların ortalamasını göstermektedir.
Y aksı mammografi ölçümleri ile histopatolojik tümörboyutları arasındaki farkları göstermektedir.
X aksı her iki ölçüm yöntemiarasındaki farkların ortalamasını göstermektedir.
Y aksı ultrasonografi ile mammografinin tümörboyutları ölçümleri arasındaki farkları göstermektedir.
X aksı her iki ölçümyöntemi arasındaki farkların ortalamasını göstermektedir.
Bu grupta US tümör boyutlarını %4.2 oranında daha küçük olaraksaptanmaktadır.
Mammografi ise tümör boyutlarının %49.2 oranında daha büyük olaraksaptamıştır.
En büyük tümör çapı ölçümleri arasındaki uyumluluk Bland-Altman yönteminegöre değerlendirildiğinde; US ile en büyük tümör çapı ortalama ölçüm farkı -0.5 mm,ortalama fark aralığı ise -11.9 mm ile 10.9 mm saptanmıştır.
Mammografi ile histopatolojiken büyük tümör çapı ölçüm farklarına bakıldığında, mammografi ile tümör çapının ortalama6.4 mm daha büyük saptandığı ve ölçümler arasındaki farkın -9.3 mm ile 22 mm arasındadeğiştiği bulunmuştur.
Bu grupta US tümör boyutlarını ortalama %27.2 oranında dahaküçük, mammografi ise %8.4 oranında daha büyük olarak saptamaktadır.
Bu grupta US ile tümör boyutları ortalama 11.2 mm daha küçük ölçülmüş veuyumluluk sınırları -32.6 mm ile 10.1 mm saptanmıştır.
Mammografi ile en büyük tümör çapıortalama ölçüm farkı 3.5 mm daha büyük saptanmış olup fark aralığı -21.4 mm ile 28.4 mmsaptanmıştır.
Patolojik boyutların altınstandart olduğu göz önüne alındığında 20 mm’den küçük tümörlerde US’nin tümörboyutlarını daha doğru olarak saptadığı görülmektedir.
Çalışmaya alınmış olgulardan bazılarının mammografik en büyük tümör çapıölçümleri aşağıda verilmiştir (ġekil 19-26 ).
Olgu 1, RÖ, 81 yaşında.
A) Kraniokaudal, B)Mediolateral oblikmammografilerde; sağ meme üst iç kadranda, oval şekilli, düzensiz sınırlı,spiküle konturlu, meme başını invaze eden, en büyük çapı 35 mm ölçülenmalign kitle izlenmektedir.
C) Olgunun ultrasonografi incelemesinde;glandüler doku 1/3 anterior kesiminde, heterojen hipoekojen, düzensizsınırlı, posterior akustik gölgelenmesi bulunan, meme başına invazegörünümde 23 mm çapında solid kitle görülmektedir.
Olgu 4, NK, 61 yaşında.
A) Kraniokaudal, B)Mediolateral oblikmammografilerde; sağ meme üst dış kadranda, yuvarlak şekilli, düzensizsınırlı, spiküle konturlu en büyük çapı 12 mm saptanan malign kitleizlenmektedir.
C) Olgunun ultrasonografi incelemesinde; glandüler doku1/3 anterior kesiminde, heterojen hipoekojen, belirsiz sınırlı, yuvarlakşekilli 9 mm çapında solid kitle görülmektedir.
Olgu 5, AE, 48 yaşında.
A) Kraniokaudal, B) Mediolateral oblikmammografilerde; sağ meme üst dış kadranda, oval şekilli, kapalı sınırlı,spiküle konturlu en büyük çapı 26 mm ölçülen malign kitle görülmektedir.
C) Olgunun ultrasonografi incelemesinde; heterojen hipoekojen, belirsizsınırlı, spiküle konturlu, cilde dik yerleşimli, yoğun akustik gölgelenmenedeniyle posterior sınırı net seçilemeyen, 17 mm çapında solid kitlegörülmektedir.
Olgu 6, FS, 60 yaşında.
A) Kraniokaudal, B) Mediolateral oblikmammografilerde; sol meme üst iç kadranda, yuvarlak şekilli, düzensizsınırlı, makrolobüle konturlu en büyük çapı 35 mm ölçülen malign kitlegörülmektedir.
C) Olgunun ultrasonografi incelemesinde; lobüle konturlu,glandüler dokudan net sınırlar ile ayırt edilemeyen, heterojen hipoekojen,30 mm uzunaksında solid kitle izlenmektedir.
Olgu 11, MD, 67 yaşında.
A) Kraniokaudal, B) Mediolateral oblikmammografilerde; sağ meme alt dış kadranda, irregüler şekilli, düzensizsınırlı, spiküle konturlu en büyük çapı 14 mm ölçülen malign kitleizlenmektedir.
C) Olgunun ultrasonografi incelemesinde; heterojenhipoekojen, belirsiz sınırlı, spiküle konturlu, 10 mm uzun aksında solid kitlesaptanmıştır.
Olgu 23, HP, 66 yaşında.
A) Kraniokaudal, B) Mediolateral oblikmammografilerde; sol meme üst dış kadranda, oval şekilli, düzensiz sınırlı,spiküle konturlu en büyük çapı 47 mm saptanan malign kitle izlenmektedir.
C) Olgunun ultrasonografi incelemesinde; heterojen hipoekojen, belirsizsınırlı, spiküle konturlu, 32 mm uzun aksında solid kitle saptanmıştır.
Olgu 38, EÇ, 65 yaşında.
A) Kraniokaudal, B) Mediolateral oblikmammografilerde; sağ meme üst dış kadranda, irregüler şekilli, düzensizsınırlı, spiküle konturlu en büyük çapı 37 mm ölçülen malign kitlegörülmektedir.
C) Olgunun ultrasonografi incelemesinde; belirsiz sınırlı,spiküle konturlu, heterojen hipoekojen, 26 mm uzun aksında solid kitleizlenmiştir.
Olgu 44, HB, 49 yaşında.
A) Kraniokaudal, B) Mediolateral oblikmammografilerde; sol meme alt iç kadranda, irregüler şekilli, düzensizsınırlı, spiküle konturlu en büyük çapı 10 mm ölçülen malign kitlegörülmektedir.
C) Olgunun ultrasonografi incelemesinde; heterojenhipoekojen, belirsiz sınırlı, spiküle konturlu, posterior akustik gölgelenemsibulunan, uzun aksı 10 mm ölçülen solid kitle saptanmıştır.
Patolojik boyut:10mm, Patolojik tanı: İnvaziv duktal karsinom64TARTIŞMA1950’lerden beri meme kanser insidansı giderek artmaktadır.
Ġnsidanstaki artışa paralelolarak mortalite oranları da artmaktadır (1).
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kansertipidir.
Kadınlardaki kanserlerin tutulumunun %33’ünden ve kanserle ilişkili ölümlerin%20’sinden sorumludur.
Kansere bağlı ölümlerde ise akciğer kanserinin arkasında ikincisırada gelmektedir (111).
Yıllar içerisinde meme kanseri görülme sıklığında artış olmakla birlikte erken tanı vetedavi modalitelerindeki gelişmeler sayesinde mortalite oranlarında düşüş görülmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nın verileri incelendiğinde ise Türkiye’de meme kanseri insidansınınkadınlar arasında %35 oranında olduğu görülmektedir (112).
Meme kanserli hastalarda tümevrelere göre 5 yıllık sağkalım oranı, gelişmiş ülkelerde %80’in üzerindeyken, gelişmekteolan ülkelerde %60 civarındadır.
Aradaki bu önemli fark, gelişmiş olan ülkelerde taramamammografisi sayesinde erken tanı konulması ve daha iyi tedavi olanakları ile açıklanabilir(113).
Gelişmiş ülkelerde yapılan mammografi ile tarama çalışmaları sonucunda 50 yaş üzerikadınlarda meme kanseri mortalitesinde %35’e varan azalma saptanmıştır (35).
Taramasonucu mortalitede azalma, tümörlerin daha küçük olarak tespit edilmesi ve in situ dönemdetanı konulan hasta oranının artması (%25) ile ilgilidir (113).
Nonpalpabl meme lezyonlarının65tanısında mammografi oldukça önemli bir yer tutmakta olup, meme kanserini saptamadakiduyarlılığı %85-95 arasında değişmektedir (79).
Meme kanseri, farklı biyolojik ve histolojik özelliklere sahip olup, kişiden kişiyefarklılık gösterir.
Meme kanserinde bilinen prognostik faktörler tümör boyutu, tutulan lenfnodu sayısı, histolojik ve nükleer grade, hormon reseptörleri (östrojen reseptörü, progesteronreseptörü ve Her 2 reseptörü) dir (114).
Tümörün palpabl olması, tümör boyutunun 20 mm’den büyük olması, lenf nodu tutulumu varlığı, lenfovasküler invazyon varlığı, Her 2reseptörünün aşırı ekspresyonu hastalığın tekrarlamasında bağımsız kötü prognostik faktörlerolarak saptanmıştır (115).
Meme kanserinin primer tedavisi cerrahidir.
Özellikle evre 1 ve 2 tümörlerde memekoruyucu cerrahi giderek artan oranlarda kullanılmaktadır.
Mastektomi veya meme koruyucucerrahi kararının verilmesinde cerrahın klinik değerlendirmesi ve radyolojik görüntülemebulguları önemli rol oynar.
Seçilecek cerrahi yöntemin belirlenmesinde tedavisi planlanantümörün boyutu, tümör-meme boyut oranı, tümör yerleşimi, tümör sınırları, tümör uzanımları,tümör-areola-meme başı kompleksinin ilişkisi ve tümör göğüs duvarı ilişkisi gibi morfolojikfaktörler ve multifokal-multisentrik kanser odaklarının varlığı önemlidir.
Bilateral eş zamanlıkarsinomlar açısından karşı memenin de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Meme kanserliolguların preoperatif değerlendirilmelerinde temel amaç hangi cerrahi yöntem seçilirseseçilsin geride tümör dokusu bırakmamaktır (116).
Primer sistemik kemoterapinin artarak önemli hale gelmesi meme kanseri tümörboyutunun doğru ölçülmesini gerektirmektedir (7).
Aksillar metastazı olmayan olgularda,1cm’den büyük tümörler için genellikle adjuvan tedavi uygulanır, fakat daha küçüktümörlerde adjuvan tedavi atlanır.
Östrojen reseptörü negatif tümörlerde adjuvan tedaviyikemoterapi oluşturur, östrojen reseptör pozitif tümörlerde ise adjuvan tedavi tamoksifen(kemoterapi ile birlikte ya da kemoterapisiz) içerir (117).
Meme kanserli hastalarda uzunvadeli prognoz sonuçları şiddetle tümör boyutlarına bağımlıdır (118).
(120)’nın çalışmasında tümör boyutunun 2 cm’den 1,5cm’ye düşmesi halinde ileri evre tümör görülme sıklığının azaldığı ve böylece de mortaliteninde azaldığı gösterilmiştir.
Bu çalışmada, evre 1 meme kanseri tanısı alıp yaşayan hastalarınortanca tümör boyutu 12 mm, kaybedilen hastaların ortanca tümör boyutu ise 15 mm olarakbulunmuştur, bu durum bize tümör çapı arttıkça mortalitede istatistiksel olarak anlamlı birartışın olduğunu göstermektedir.66Tümör boyutları genellikle klinik muayene, mammografi, US ve MR görüntüleme ileya da bu yöntemlerin kombinasyonu ile değerlendirilmektedir.
Meme kanserinin boyutlarınıdoğru olarak saptamak evreleme, tedavi protokolünün belirlenmesi ve prognoz için önemlidir(121,122).
Çalışmamızda Aralık 2008–Ağustos 2011 tarihleri arasında meme US ve mammografiiçin başvuran ve malign meme kitlesi saptanıp opere edilen 45 olgunun US, mammografi ilebelirlenen tümör boyutları histopatolojik tümör boyutları ile karşılaştırılarak hangigörüntüleme yönteminin tümör boyutlarının saptanmasında daha etkin olduğu araştırıldı.
Literatürde meme kanserinin sol memede sağa oranla biraz daha sık görüldüğü,hastaların %4’ünde iki taraflı birincil tümörler saptandığı ya da sonrada ikincil tümörleringeliştiği bildirilmektedir.
Tümörlerin memedeki yerleşim yerine bakıldığında ise %50 oranlaen sık üst-dış kadranda saptanmakta olup bunu %20 oranla santral ve %10 oranlarla da alt-dış, üst-iç ve alt-iç kadranların takip ettiği bildirilmektedir (38).
Lee (123), meme kanserininüst dış kadranda daha sık olarak görülmesinin nedenini araştırmış ve farklı kadranlardanalınan 746 meme biyopsisinin sonuçlarını incelemiştir.
Biyopsi sonuçlarını normal, benign vemalign lezyon olarak sınıflamıştır.
Malign lezyonların üst dış kadranda daha sık olarakgörülmesini, üst dış kadranda daha fazla meme dokusu bulunması ile açıklamıştır.
Bizimçalışmamızda ise malign kitlelerin 25’i (%56) sol memede, 20’si (%44) sağ memede saptandı.
Buna göre sağ-sol memede lezyon saptama sıklığımız ve lezyonlarınmemedeki yerleşim yeri sıklığımız literatürdeki bildirimlerle paralellik göstermektedir.
Lezyonun şekli ve sınırları lezyonun morfolojisini belirleyen en önemli faktörlerdir.