Article Link
stringclasses
78 values
Abstract
stringclasses
72 values
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47919/606292
Türk Eğitim Sisteminde teftişin bütünleştirilmesini ele alarak yeni bir teftiş modeli teklif edilen bu çabşmada önce bugün yapılan teftişin yasal temelleri bem “Bakanlık Müfettişliği” bem de “İlköğretim Müfettişliği” açısından ele alınmıştır. Daba sonra ber iki teftiş sistemi karşılaştırıldıktan sonra teftişin birleştirilip bütünleştirilmesi için bugüne kadar yapılan çalışmalar ortaya konarak yeni bir “Bakanlık Müfettişliği ile İlköğretim Müfettişliğini Bütünleştirme Modeli” teklif edilmiştir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48619/617797
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48619/617723
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunikkefd/issue/2774/37159
Toplam Kalite Yönetimi dünyanın her yerinde uygulanan bir yönetim felsefesidir. Bu yönetim felsefesiyle örgütler en iyi ürünü/hizmeti sunmayı amaçlamaktadırlar. Toplam Kalite Yönetimi eğitim örgütlerinde de uygulanır hâle gelmiştir. Eğitim örgütlerinde uygulanmasındaki amaç ise eğitimin mevcut sorunlarını çözmek ve eğitimin kalkınmanın anahtarı olduğu gerçeğinden hareketle eğitimin kalitesini artırmaktır. Dünyadaki tüm eğitim sistemlerinde olduğu gibi Türk Eğitim Sisteminde de Toplam Kalite Yönetimi uygulamasına geçilmiştir. Bu çalışmada genel olarak eğitim kurumlarının ve Türk Eğitim Sisteminin Toplam Kalite Yönetimine olan ihtiyacı uygulanması tartışılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47555/601489
Bu çalışmada araştırma eğitimi ve Türk Eğitim Sistemindeki yeri kısaca tartışılmaya çalışılmıştır. Toplumsal değişme kaçınılmaz bir olgudur. İlkel toplumdan bilgi toplumüna bir çok değişmelere tanık olunmuştur. Toplumsal, ekonomik ve politik yapı ve işleyişlerinde görülen değişim süreci, bugünün de en belirgin özelliklerinden biridir. Günümüzde tüm sistemler ve bunlara ilişkin bilgi ve değerler hızla değişmektedir. (Akç, 1992, s. 12) Bugün, onşekizinci yüzyılın sonlarında yaşanmaya başlanan sanayi toplumu kavramı, yerini, bilgi toplumu kavramına bırakmıştır, içinde bulunduğumuz dönemin özelliği, bilginin ön plana çıkmasıdır. Dolayısıyla dönemin toplumuna da “bilgi toplumu” denilmektedir. (Dura, 1990)
https://dergipark.org.tr/tr/pub/selcuksbmyd/issue/11290/134930
Demokratik devlet ve toplum anlayışının bir ürünü olan sivil toplum kuruluşları, bir sosyal kurum olarak devletin eğitimde yetişemediği alanlarda devreye girerek maddi ve manevi destek sağlamışlardır. Demokrasi, insan hakları, toplumun kalkınması, halkın sivil kuruluşlar e-liyle yönetime katılması gibi kavramlar sivil toplum anlayışına bağlı o-larak ön plana çıkmıştır. Bu toplum içinde grubun üyeleri olan bireyleri, onun adına temsil ederek haklarını koruyan, istek ve beklentilerini kamuoyuna, yürütme organına, yasamaya ileten demokratik örgütler vardır. Bu örgütlerin eğitim sistemine katkıları hem politika üretmek hem de maddi katkı sağlamak şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/amader/issue/72645/1110762
Günümüz Batı müziğinin temel enstrümanı olan piyano, çok boyutlu müziksel fonksiyonlarıyla her tür müzikte kullanılabilecek yapıdadır. Özellikle Bach’ın öncülük ettiği tampere akort sisteminin kabul görmesi ve 19. yüzyıl ortalarında teknik evrimini tamamlamasıyla birlikte piyano, günümüzde en yaygın kullanılan enstrümanlardan biri olmuştur. Bu tarihsel süreçte, piyanonun eğitim sistemi de Batı müziği içerisinde genel kabul gören bir standardizasyona kavuşmuştur. Tek sesli bir müzik olan geleneksel Türk müziğinde piyano kullanımı özellikle Cumhuriyet sonrası artmıştır. İstanbul Radyosu bu konuda öncü konumundadır. Ancak piyano genelde bir Türk müziği enstrümanı olarak kabul edilmediğinden ve bu alanda oturmuş bir eğitim sistemi bulunmadığından, icranın niteliği piyanistin eğitimi ve yetenekleri doğrultusunda şekillenmektedir. Bu çalışma, öncelikle piyanonun tarihsel evrimini ve Türk müziği çalan piyanistleri kısaca incelemektedir. Bu bölümlerde tarihsel araştırma modeli kullanılmıştır. Sonrasında da piyanoyla Türk müziği icrasının üst düzeyde yapılabilmesi ve bu alanda bir standart oluşabilmesi adına bazı önerilerde bulunmaktadır. Bu bölümde ise betimsel araştırma modeli kullanılmıştır. Çalışmanın amacı geleneksel Türk müziğinin piyano ile icrasında bir standart oluşmasına katkı sağlamak olup, kapsamı da bununla sınırlıdır. Genel kabul gören bir eğitim sistemi oluşması da en temel bulgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/eypd/issue/67243/842159
Bu çalışmada küreselleşme, sanayileşme sonucu ortaya çıkan ve sosyal hizmet alanının olmazsa olmazı Sivil Toplum Kuruluşlarının Türk Eğitim Sistemi içerisinde nasıl ve ne şekilde yer aldığı, rolleri ve katkılarının neler olduğu incelenmiştir. Sosyal hizmetin profesyonel bir meslek/alan olarak ortaya çıktığı 1900’lü yılların sonrasında, özellikle 1929 Ekonomik krizi sonrasında önem kazanan sendikalaşma ve büyük (üye sayısı fazla) sivil toplum kuruluşlarının, insan yaşamının her alanında olduğu gibi eğitim alanında da önemli bir yere sahip olduğu görülmüştür. Eğitim bir toplumun kültürünü, geçmişini bir sonraki kuşağa aktarılmasını sağlamanın yanında, toplumun geleceğini de şekillendirmektedir. Bu nedenle toplumlar kendini yöneten devletlerin oluşturdukları Milli Eğitim Sistemleri ile eğitim görmekte ve şekil almaktadır. Dünya üzerindeki her millet, kendi milli değer, kültür ve yargılarını bu milli eğitim sistemleri ile kuşaktan kuşağa aktarmaktadır. Türk Eğitim Sistemi de Türk milli değer, kültür ve yargılarını kuşaktan kuşağa aktarmayı sağlayan milli eğitim sistemini oluşturmaktadır. Sivil Toplum Kuruluşlarını tanımak ve tanımlamak için sivil toplum olgusunu algılamak gerekmektedir. Sivil toplum kavramı yaşanılan zamana göre farklı tanımlar almış, farklı kavramlar yerine kullanılmıştır. Eski Yunan döneminde sivil toplum olgusu farklı, sanayileşme döneminde farklı tanımlanmış ve günümüzde farklı tanımlanmaktadır. Sivil toplum ile eğitim sistemi birbiri ile alakası olmayan kavramlar gibi görünse de önemli kesişme noktaları olan kavramlardır. Her iki olgu da içinde bulundukları toplumun yaşayışını, ilerleyişini, gelişimini ve geçmişini ele almaktadır. Hem sivil toplum hem de eğitim sistemi toplumun daha iyi şartlarda yaşamasını hedeflemektedir. İşte bu nedenle sivil toplumun eğitim sistemi içerinde Sivil Toplum Kuruluşları aracılığıyla yer almaktadır. STK’ların Türk Eğitim Sistemi içerinde yer almasının hem eğitim sistemine hem de sivil topluma fayda sağladığı görülmektedir. Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda ise STK’ların daha fazla Türk Eğitim Sistemi içerisinde yer alacağı öngörülmektedir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/aamd/issue/61083/907138
1918 yılı, karanlığın hakim olduğu ve umutların eridiği bir yıldır. Bu karanlıklar ve umutsuzluklar ortamında, Mustafa Kemal Paşa için tükenmez inanç kaynağı, yüreğini kaplayan derin millet sevgisi ile Türk gençliğine duyduğu sonsuz güvendir. Birinci Dünya Savaşı'nın felâketli sonuçlar doğurduğu, en ateşli vatanseverlerin güçsüz kaldığı ve umutlarının söndüğü günlerde bile O, Türk Milleti'nin ve Türk gençliğinin başaracağına dair inancını kaybetmemiştir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47899/605648
Avustralya’ya göçmen olarak gidip oraya yerleşmiş 100.000’e yakın vatandaşımız var. Bunlar er veya geç Türkiye’ye dönmek istemektedirler. Kuşkusuz orada kaldıkları bu geçici sürede çocukları olmuş ve onların eğitimi sorunu ortaya çıkmıştır. Yada çocukları Türkiye’de doğmuş, burada bir süre eğitim gördükten sonra oyaya gitmişler. Yâni, gidenlerin kendilerinden çok, çocuklarının eğitimi sorunu orada gündeme gelmiştir. Avustralya Hükümeti, sadece Türklerin çocuklarının eğitimi değil, diğer etnik grupların çocuklarının eğitimi sorunu ile kaışdaşmıştır. Böylece, orada bulunan tüm etnik grupların çocuklarının eğitimi, Avustralya Hükümetini, bu konuda genel bir politika izlemeye zorunlu kılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunitaed/issue/2851/39437
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/sosekev/issue/71386/1147788
Toplumu oluşturan bireylerin hayat biçimlerini maddi ve manevi olarak etkileyen, geçmişten günümüze toplumun üyeleri tarafından öğrenilerek paylaşılan kültür, içinde yaşadığı toplumda gelişmekte, toplumsal çoğunluğun temel olarak benimsediği yaşam şekillerinden meydana gelmektedir. Her toplumun kendisine özgü bir kültüre sahip olması, siyasal uygulamaların da yine aynı şekilde o topluma özgü özellikler kazanmasını sağlamaktadır. Bu uygulamaların başında hükümet sistemi gelmektedir. Bir ülkenin sahip olduğu hükümet sistemi o ülkenin siyasal dinamiklerine, siyasal yapı ve kurumlarına, bireylerin siyasal tutum ve eğilimlerine, demokratik olgunluğuna kadar uzanan geniş yapısal faktörlerle yani bu unsurların tamamını kapsayan siyasal kültürle yakından ilişkilidir. Çalışmanın amacı, siyasal kültür ile hükümet sistemi arasındaki ilişkinin boyutlarını ortaya koyarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni Türk siyasal kültürünün dinamikleri çerçevesinde ele almaktır. Bu kapsamda çalışmada, hükümet sistemi tercihi yapılırken ilgili ülkenin siyasal kültürünün dikkate alınması gerektiği kabulünden yola çıkılarak, Türk siyasal kültürünü oluşturan temel unsurlar incelenmiş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin söz konusu kültür ile uyumu noktasında avantaj ve dezavantajları ortaya koyulmuştur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48143/608998
İsveç 449.964 km2 yüzölçümü ile Avrupa’nın dördüncü büyük ülkesi. Ülkenin 8.4 milyon nüfusunun %.83’ü kentlerde oturuyor. İsveç 23 İl Genel Meclisi bölgesine ve 284 Belediye bölgesine ayrılmış. Sağlık hizmetleri il genel meclisinin görev alanına giriyor, buna karşılık eğitim hizmetleri belediyenin İlinde. Belediyelerin zorunlu görevlerinin başında, okullar vejanadili eğitimi, çocuk yuvaları, yetişkinlerin eğitimi, kültürel etkinlikler, serbest zaman uğraşları, kütüphaneler, spor alanları, sakatların ve yaşlıların bakımı gelmektedir. Dünyadaki en uzun yaşam beklentisi İsveç’tedir. 1985 sayılarına göre İsveç’te yaşam beklentisi kadınlar için 80, erkekler için 74 yıldır. Günümüzde 65 yaşın üstündeki İsveçlilerin genel nüfus içindeki oranı % 17 dolayındadır. Uzun ömüıiiilük İsveç’te yaşamboyu eğitim etkinliklerinin önemini arttırmıştır, l
https://dergipark.org.tr/tr/pub/tws/issue/73275/1132474
Günümüz Türk Ordusunun tarihsel kökenleri çok eskiye dayansa da organizasyon yapısı ve subay yetiştirme modellerini anlamak için 19’uncu yüzyılın ilk dönemini yani Yeniçeri teşkilatının kaldırılmasından sonra meydana gelen gelişmeleri incelemek gerekir. 1834’de Harp Okulu ve 1848’de Harp Akademisinin kuruluşu ile birlikte sırasıyla Fransız, Alman ve Amerikan modellerine göre tasarlanan subay eğitim-öğretim modelinin anlaşılabilmesi için eğitim-öğretim ilkeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çalışma nitelikli bir subaylar grubu yetiştirmek için gereken akademik öğrenim-askeri eğitim dengesi ve birbiriyle bağlantılı müfredat oluşturulması, dönüşümlü görev, ileri seviye subay eğitimine yeterli sayıda subayı tefrik etmek ve ayrıca eğitim-öğretim metotlarını birer değişken olarak kabul ederek subay eğitim-öğretim modelini diğer ülkelerle karşılaştırmalı bir yöntemle analiz etmektedir. Dolayısıyla her değişimde ortaya çıkan yeni modelin yeterliliğini ölçmeyi hedeflemektedir. Başlangıçtan itibaren Fransız, Alman ve Amerikan modellerini tecrübe eden tek kuvvet olması ve sayısal büyüklüğü itibariyle Kara Kuvvetleri ve komuta kademesini oluşturması nedeniyle ağırlıklı olarak kurmay subay eğitim-öğretimi çalışmanın odağındadır. Çalışmada arşiv belgeleri, resmi askeri yayınlar, konuyla ilgili yerli ve yabancı kaynaklar ve subaylarla yapılan mülakatlardan faydalanılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kefad/issue/59386/853999
Bu çalışmanın amacı, Türk eğitim sisteminin temel sorunlarının eğitim paydaşlarının görüşleri doğrultusunda ortaya konmasıdır. Çalışmada, nitel araştırma desenlerinden biri olan olgubilim (fenomenoloji) kullanılmıştır. Çalışma grubu, maksimum çeşitlilik örneklemesine göre belirlenen 120 kişiden oluşmaktadır. Türk eğitim sistemi içerisinde farklı rolleri bulunan paydaşların (öğrenci, öğretmen, okul yöneticisi, veli, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve öğretim elemanı) çalışma grubuna dâhil edilmesi ile çeşitlilik sağlanmıştır. Araştırmanın verileri yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın geçerliğini ve güvenirliğini sağlamaya yönelik çeşitli uygulamalara başvurulmuştur. Katılımcıların görüşleri doğrultusunda Türk eğitim sisteminin 42 temel sorununun olduğu tespit edilmiştir. Bu sorunlar içerisinde, sistemde yaşanan sık değişiklikler, nitelikli öğretmen yetişmemesi, aile desteğinin yetersiz olması, siyasi müdahaleler, kişisel özelliklerin göz ardı edilmesi, kalabalık sınıflar, öğretmenlerde yetersiz mesleki gelişim ve 12 yıllık zorunlu eğitim en sık vurgulanan sorunlardır. Türk eğitim sistemine ilişkin belirlenen 42 temel sorun yönetsel, öğretmen ve öğretmen eğitimi, eğitim-öğretim süreci, ailevi ve toplumsal, fiziksel altyapı ve materyal, eğitim programı, finansman ve mesleki eğitim olmak üzere 8 kategoride toplanmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlar ve yapılan tartışmalar ışığında uygulayıcılara ve araştırmacılara yönelik öneriler sunulmuştur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/yyuefd/issue/59626/919424
Bu araştırmanın amacı, akademisyenlerin ve öğretmenlerin Türk eğitim sistemine ilişkin algılarını metaforlar aracılığıyla ortaya koymaktır. Araştırmanın verileri, 2018-2019 bahar döneminde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde görev yapan dokuz akademisyen ile Van ili İpekyolu, Tuşba ve Edremit ilçelerinde anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde görev yapan 54 öğretmenden toplanmıştır. Araştırmada, nitel araştırma yöntemi kullanılmış, olgubilim (fenomenoloji) araştırmanın deseni olarak seçilmiştir. Toplanan veriler içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Eğitimciler, Türk eğitim sistemini yapboz, bukalemun, yazboz tahtası, fabrika, makine gibi metaforlarla açıklamıştır. Eğitimcilerin oluşturduğu metaforlar reformların sıklığı ve uzun vadeli sonuç üretememesi, körelticilik, karmaşık ve girift yapı, tektipleştiricilik kategorileri altında toplanmıştır. Ayrıca Türk eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda eğitimciler, asırlık çınar, sağlam bir bina, Finlandiya eğitim sistemi, bina temeli, anne, su gibi metaforlar üretmişlerdir. Bu metaforlar ise devamlılık ve sağlamlık, bireyselleştiricilik, yararlılık, özgürleştiricilik, ahenklik gibi kategoriler altında toplanmıştır. Araştırma sonucunda eğitimcilerin Türk eğitim sisteminin sık sık değişikliğe uğradığı, karmaşık bir yapıda olduğu, bireyi köreltici ve tektipleştirici bir sistem olduğu yönünde bir algıya sahip oldukları tespit edilmiştir. Öte yandan Türk eğitim sisteminin devamlılığı ve sağlam yapıda olmasının yanında sistemin yararlı, bireyselleştirici ve özgürleştirici olması gerektiği vurgusu öne çıkmaktadır. Eğitim sisteminde yapılan değişikliklerin uzun erimli olmaması, söz konusu değişikliklerin eğitimciler tarafından benimsen(e)memesine yol açmaktadır. Yapılan değişikliklerin sonuçlarının görülmeden yeni değişikliklere gidilmesinin eğitimde devamlılığın yitirilmesi algısını doğurması, araştırmanın bir diğer sonucudur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48687/619479
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kefad/issue/59105/850595
Türk Eğitim Sistemi kavramı eğitim bilimleri alanında bir çatı kavram olarak değerlendirilebileceğinden dolayı Türkçe öğretmeni olarak eğitim sisteminde görev yapacak olan Türkçe öğretmeni adaylarının Türk Eğitim Sistemi kavramına yönelik algılarının metaforlar aracılığıyla tespit edilmesi önemli görülmüştür. Bu araştırmanın amacı, Türkçe öğretmeni adaylarının Türk Eğitim Sistemi kavramına yönelik sahip oldukları algıları metaforlar aracılığıyla incelemektir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgubilim deseni tercih edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Programında 4. sınıf düzeyinde öğrenim gören 50 öğretmen adayı oluşturmuştur. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde önceden belirlenen kavramsal kategoriler olmadığı için ve araştırmacı tarafından verilere göre kategorilerin oluşturulacağından dolayı bu araştırmada içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan Türkçe öğretmeni adayları, Türk Eğitim Sistemi olgusuna yönelik 38 farklı olmak üzere 50 metafor geliştirmiştir. Bu metaforların gerekçeleri dikkate alınarak oluşturulan 5 kategori; Değişken Bir Yapı Olarak, Yoğun ve Düzensiz/Karışık Bir Yapı Olarak, Sorunlu Bir Yapı Olarak, Gelişim Gösteremeyen Bir Yapı Olarak ve İşlevsiz Bir Yapı Olarak Türk Eğitim Sistemi şeklindedir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/hefder/issue/77460/1297018
Singapur, reformlar sayesinde teknolojik gelişmişlik ve eğitim sistemi açısından dünyada birinci olmayı başaran bir ülkedir. Türkiye ise Singapur'dan önce bağımsızlığını kazanmış ve birçok alanda reformlar yapabilmiş, ancak teknolojik ve eğitimsel olarak istenilen hedeflere ulaşamamıştır. Bu çalışmada, PISA ve Legatum Enstitü Gelişim Endeksi gibi uluslararası sıralamalarda üst sıralarda yer alan Singapur eğitim sisteminde öğretmenlik mesleği incelenmiş ve Türkiye'deki öğretmenlik mesleği ile karşılaştırılmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan literatür tarama tekniği kullanılmıştır. Çalışma, merkezi bir eğitim sistemine sahip Singapur'da okullara kısmi özerklik verildiğini, yüksek performanslı öğrencilerin öğretmenlik mesleğine alındığını ve mesleğin tüm kariyer aşamalarında teşvik edildiğini ortaya koymuştur. Singapur eğitim sisteminde olduğu gibi Türk eğitim sisteminde de öğretmenlik mesleğinin toplumsal statüsü yükseltilmeli ve öğretmen olarak çalışmak isteyen öğrenciler seçilerek yetiştirilmelidir. Ayrıca başarılı öğrenciler öğretmenlik mesleği ile tanıştırılmalı ve öğretmenlik toplumsal bir değer olarak kabul edilerek hak ettiği statüye kavuşturulmalıdır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47919/606292
Türk Eğitim Sisteminde teftişin bütünleştirilmesini ele alarak yeni bir teftiş modeli teklif edilen bu çabşmada önce bugün yapılan teftişin yasal temelleri bem “Bakanlık Müfettişliği” bem de “İlköğretim Müfettişliği” açısından ele alınmıştır. Daba sonra ber iki teftiş sistemi karşılaştırıldıktan sonra teftişin birleştirilip bütünleştirilmesi için bugüne kadar yapılan çalışmalar ortaya konarak yeni bir “Bakanlık Müfettişliği ile İlköğretim Müfettişliğini Bütünleştirme Modeli” teklif edilmiştir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48619/617797
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48619/617723
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunikkefd/issue/2774/37159
Toplam Kalite Yönetimi dünyanın her yerinde uygulanan bir yönetim felsefesidir. Bu yönetim felsefesiyle örgütler en iyi ürünü/hizmeti sunmayı amaçlamaktadırlar. Toplam Kalite Yönetimi eğitim örgütlerinde de uygulanır hâle gelmiştir. Eğitim örgütlerinde uygulanmasındaki amaç ise eğitimin mevcut sorunlarını çözmek ve eğitimin kalkınmanın anahtarı olduğu gerçeğinden hareketle eğitimin kalitesini artırmaktır. Dünyadaki tüm eğitim sistemlerinde olduğu gibi Türk Eğitim Sisteminde de Toplam Kalite Yönetimi uygulamasına geçilmiştir. Bu çalışmada genel olarak eğitim kurumlarının ve Türk Eğitim Sisteminin Toplam Kalite Yönetimine olan ihtiyacı uygulanması tartışılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47555/601489
Bu çalışmada araştırma eğitimi ve Türk Eğitim Sistemindeki yeri kısaca tartışılmaya çalışılmıştır. Toplumsal değişme kaçınılmaz bir olgudur. İlkel toplumdan bilgi toplumüna bir çok değişmelere tanık olunmuştur. Toplumsal, ekonomik ve politik yapı ve işleyişlerinde görülen değişim süreci, bugünün de en belirgin özelliklerinden biridir. Günümüzde tüm sistemler ve bunlara ilişkin bilgi ve değerler hızla değişmektedir. (Akç, 1992, s. 12) Bugün, onşekizinci yüzyılın sonlarında yaşanmaya başlanan sanayi toplumu kavramı, yerini, bilgi toplumu kavramına bırakmıştır, içinde bulunduğumuz dönemin özelliği, bilginin ön plana çıkmasıdır. Dolayısıyla dönemin toplumuna da “bilgi toplumu” denilmektedir. (Dura, 1990)
https://dergipark.org.tr/tr/pub/selcuksbmyd/issue/11290/134930
Demokratik devlet ve toplum anlayışının bir ürünü olan sivil toplum kuruluşları, bir sosyal kurum olarak devletin eğitimde yetişemediği alanlarda devreye girerek maddi ve manevi destek sağlamışlardır. Demokrasi, insan hakları, toplumun kalkınması, halkın sivil kuruluşlar e-liyle yönetime katılması gibi kavramlar sivil toplum anlayışına bağlı o-larak ön plana çıkmıştır. Bu toplum içinde grubun üyeleri olan bireyleri, onun adına temsil ederek haklarını koruyan, istek ve beklentilerini kamuoyuna, yürütme organına, yasamaya ileten demokratik örgütler vardır. Bu örgütlerin eğitim sistemine katkıları hem politika üretmek hem de maddi katkı sağlamak şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/amader/issue/72645/1110762
Günümüz Batı müziğinin temel enstrümanı olan piyano, çok boyutlu müziksel fonksiyonlarıyla her tür müzikte kullanılabilecek yapıdadır. Özellikle Bach’ın öncülük ettiği tampere akort sisteminin kabul görmesi ve 19. yüzyıl ortalarında teknik evrimini tamamlamasıyla birlikte piyano, günümüzde en yaygın kullanılan enstrümanlardan biri olmuştur. Bu tarihsel süreçte, piyanonun eğitim sistemi de Batı müziği içerisinde genel kabul gören bir standardizasyona kavuşmuştur. Tek sesli bir müzik olan geleneksel Türk müziğinde piyano kullanımı özellikle Cumhuriyet sonrası artmıştır. İstanbul Radyosu bu konuda öncü konumundadır. Ancak piyano genelde bir Türk müziği enstrümanı olarak kabul edilmediğinden ve bu alanda oturmuş bir eğitim sistemi bulunmadığından, icranın niteliği piyanistin eğitimi ve yetenekleri doğrultusunda şekillenmektedir. Bu çalışma, öncelikle piyanonun tarihsel evrimini ve Türk müziği çalan piyanistleri kısaca incelemektedir. Bu bölümlerde tarihsel araştırma modeli kullanılmıştır. Sonrasında da piyanoyla Türk müziği icrasının üst düzeyde yapılabilmesi ve bu alanda bir standart oluşabilmesi adına bazı önerilerde bulunmaktadır. Bu bölümde ise betimsel araştırma modeli kullanılmıştır. Çalışmanın amacı geleneksel Türk müziğinin piyano ile icrasında bir standart oluşmasına katkı sağlamak olup, kapsamı da bununla sınırlıdır. Genel kabul gören bir eğitim sistemi oluşması da en temel bulgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/eypd/issue/67243/842159
Bu çalışmada küreselleşme, sanayileşme sonucu ortaya çıkan ve sosyal hizmet alanının olmazsa olmazı Sivil Toplum Kuruluşlarının Türk Eğitim Sistemi içerisinde nasıl ve ne şekilde yer aldığı, rolleri ve katkılarının neler olduğu incelenmiştir. Sosyal hizmetin profesyonel bir meslek/alan olarak ortaya çıktığı 1900’lü yılların sonrasında, özellikle 1929 Ekonomik krizi sonrasında önem kazanan sendikalaşma ve büyük (üye sayısı fazla) sivil toplum kuruluşlarının, insan yaşamının her alanında olduğu gibi eğitim alanında da önemli bir yere sahip olduğu görülmüştür. Eğitim bir toplumun kültürünü, geçmişini bir sonraki kuşağa aktarılmasını sağlamanın yanında, toplumun geleceğini de şekillendirmektedir. Bu nedenle toplumlar kendini yöneten devletlerin oluşturdukları Milli Eğitim Sistemleri ile eğitim görmekte ve şekil almaktadır. Dünya üzerindeki her millet, kendi milli değer, kültür ve yargılarını bu milli eğitim sistemleri ile kuşaktan kuşağa aktarmaktadır. Türk Eğitim Sistemi de Türk milli değer, kültür ve yargılarını kuşaktan kuşağa aktarmayı sağlayan milli eğitim sistemini oluşturmaktadır. Sivil Toplum Kuruluşlarını tanımak ve tanımlamak için sivil toplum olgusunu algılamak gerekmektedir. Sivil toplum kavramı yaşanılan zamana göre farklı tanımlar almış, farklı kavramlar yerine kullanılmıştır. Eski Yunan döneminde sivil toplum olgusu farklı, sanayileşme döneminde farklı tanımlanmış ve günümüzde farklı tanımlanmaktadır. Sivil toplum ile eğitim sistemi birbiri ile alakası olmayan kavramlar gibi görünse de önemli kesişme noktaları olan kavramlardır. Her iki olgu da içinde bulundukları toplumun yaşayışını, ilerleyişini, gelişimini ve geçmişini ele almaktadır. Hem sivil toplum hem de eğitim sistemi toplumun daha iyi şartlarda yaşamasını hedeflemektedir. İşte bu nedenle sivil toplumun eğitim sistemi içerinde Sivil Toplum Kuruluşları aracılığıyla yer almaktadır. STK’ların Türk Eğitim Sistemi içerinde yer almasının hem eğitim sistemine hem de sivil topluma fayda sağladığı görülmektedir. Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda ise STK’ların daha fazla Türk Eğitim Sistemi içerisinde yer alacağı öngörülmektedir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/aamd/issue/61083/907138
1918 yılı, karanlığın hakim olduğu ve umutların eridiği bir yıldır. Bu karanlıklar ve umutsuzluklar ortamında, Mustafa Kemal Paşa için tükenmez inanç kaynağı, yüreğini kaplayan derin millet sevgisi ile Türk gençliğine duyduğu sonsuz güvendir. Birinci Dünya Savaşı'nın felâketli sonuçlar doğurduğu, en ateşli vatanseverlerin güçsüz kaldığı ve umutlarının söndüğü günlerde bile O, Türk Milleti'nin ve Türk gençliğinin başaracağına dair inancını kaybetmemiştir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47899/605648
Avustralya’ya göçmen olarak gidip oraya yerleşmiş 100.000’e yakın vatandaşımız var. Bunlar er veya geç Türkiye’ye dönmek istemektedirler. Kuşkusuz orada kaldıkları bu geçici sürede çocukları olmuş ve onların eğitimi sorunu ortaya çıkmıştır. Yada çocukları Türkiye’de doğmuş, burada bir süre eğitim gördükten sonra oyaya gitmişler. Yâni, gidenlerin kendilerinden çok, çocuklarının eğitimi sorunu orada gündeme gelmiştir. Avustralya Hükümeti, sadece Türklerin çocuklarının eğitimi değil, diğer etnik grupların çocuklarının eğitimi sorunu ile kaışdaşmıştır. Böylece, orada bulunan tüm etnik grupların çocuklarının eğitimi, Avustralya Hükümetini, bu konuda genel bir politika izlemeye zorunlu kılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunitaed/issue/2851/39437
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/sosekev/issue/71386/1147788
Toplumu oluşturan bireylerin hayat biçimlerini maddi ve manevi olarak etkileyen, geçmişten günümüze toplumun üyeleri tarafından öğrenilerek paylaşılan kültür, içinde yaşadığı toplumda gelişmekte, toplumsal çoğunluğun temel olarak benimsediği yaşam şekillerinden meydana gelmektedir. Her toplumun kendisine özgü bir kültüre sahip olması, siyasal uygulamaların da yine aynı şekilde o topluma özgü özellikler kazanmasını sağlamaktadır. Bu uygulamaların başında hükümet sistemi gelmektedir. Bir ülkenin sahip olduğu hükümet sistemi o ülkenin siyasal dinamiklerine, siyasal yapı ve kurumlarına, bireylerin siyasal tutum ve eğilimlerine, demokratik olgunluğuna kadar uzanan geniş yapısal faktörlerle yani bu unsurların tamamını kapsayan siyasal kültürle yakından ilişkilidir. Çalışmanın amacı, siyasal kültür ile hükümet sistemi arasındaki ilişkinin boyutlarını ortaya koyarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni Türk siyasal kültürünün dinamikleri çerçevesinde ele almaktır. Bu kapsamda çalışmada, hükümet sistemi tercihi yapılırken ilgili ülkenin siyasal kültürünün dikkate alınması gerektiği kabulünden yola çıkılarak, Türk siyasal kültürünü oluşturan temel unsurlar incelenmiş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin söz konusu kültür ile uyumu noktasında avantaj ve dezavantajları ortaya koyulmuştur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48143/608998
İsveç 449.964 km2 yüzölçümü ile Avrupa’nın dördüncü büyük ülkesi. Ülkenin 8.4 milyon nüfusunun %.83’ü kentlerde oturuyor. İsveç 23 İl Genel Meclisi bölgesine ve 284 Belediye bölgesine ayrılmış. Sağlık hizmetleri il genel meclisinin görev alanına giriyor, buna karşılık eğitim hizmetleri belediyenin İlinde. Belediyelerin zorunlu görevlerinin başında, okullar vejanadili eğitimi, çocuk yuvaları, yetişkinlerin eğitimi, kültürel etkinlikler, serbest zaman uğraşları, kütüphaneler, spor alanları, sakatların ve yaşlıların bakımı gelmektedir. Dünyadaki en uzun yaşam beklentisi İsveç’tedir. 1985 sayılarına göre İsveç’te yaşam beklentisi kadınlar için 80, erkekler için 74 yıldır. Günümüzde 65 yaşın üstündeki İsveçlilerin genel nüfus içindeki oranı % 17 dolayındadır. Uzun ömüıiiilük İsveç’te yaşamboyu eğitim etkinliklerinin önemini arttırmıştır, l
https://dergipark.org.tr/tr/pub/tws/issue/73275/1132474
Günümüz Türk Ordusunun tarihsel kökenleri çok eskiye dayansa da organizasyon yapısı ve subay yetiştirme modellerini anlamak için 19’uncu yüzyılın ilk dönemini yani Yeniçeri teşkilatının kaldırılmasından sonra meydana gelen gelişmeleri incelemek gerekir. 1834’de Harp Okulu ve 1848’de Harp Akademisinin kuruluşu ile birlikte sırasıyla Fransız, Alman ve Amerikan modellerine göre tasarlanan subay eğitim-öğretim modelinin anlaşılabilmesi için eğitim-öğretim ilkeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çalışma nitelikli bir subaylar grubu yetiştirmek için gereken akademik öğrenim-askeri eğitim dengesi ve birbiriyle bağlantılı müfredat oluşturulması, dönüşümlü görev, ileri seviye subay eğitimine yeterli sayıda subayı tefrik etmek ve ayrıca eğitim-öğretim metotlarını birer değişken olarak kabul ederek subay eğitim-öğretim modelini diğer ülkelerle karşılaştırmalı bir yöntemle analiz etmektedir. Dolayısıyla her değişimde ortaya çıkan yeni modelin yeterliliğini ölçmeyi hedeflemektedir. Başlangıçtan itibaren Fransız, Alman ve Amerikan modellerini tecrübe eden tek kuvvet olması ve sayısal büyüklüğü itibariyle Kara Kuvvetleri ve komuta kademesini oluşturması nedeniyle ağırlıklı olarak kurmay subay eğitim-öğretimi çalışmanın odağındadır. Çalışmada arşiv belgeleri, resmi askeri yayınlar, konuyla ilgili yerli ve yabancı kaynaklar ve subaylarla yapılan mülakatlardan faydalanılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kefad/issue/59386/853999
Bu çalışmanın amacı, Türk eğitim sisteminin temel sorunlarının eğitim paydaşlarının görüşleri doğrultusunda ortaya konmasıdır. Çalışmada, nitel araştırma desenlerinden biri olan olgubilim (fenomenoloji) kullanılmıştır. Çalışma grubu, maksimum çeşitlilik örneklemesine göre belirlenen 120 kişiden oluşmaktadır. Türk eğitim sistemi içerisinde farklı rolleri bulunan paydaşların (öğrenci, öğretmen, okul yöneticisi, veli, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve öğretim elemanı) çalışma grubuna dâhil edilmesi ile çeşitlilik sağlanmıştır. Araştırmanın verileri yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın geçerliğini ve güvenirliğini sağlamaya yönelik çeşitli uygulamalara başvurulmuştur. Katılımcıların görüşleri doğrultusunda Türk eğitim sisteminin 42 temel sorununun olduğu tespit edilmiştir. Bu sorunlar içerisinde, sistemde yaşanan sık değişiklikler, nitelikli öğretmen yetişmemesi, aile desteğinin yetersiz olması, siyasi müdahaleler, kişisel özelliklerin göz ardı edilmesi, kalabalık sınıflar, öğretmenlerde yetersiz mesleki gelişim ve 12 yıllık zorunlu eğitim en sık vurgulanan sorunlardır. Türk eğitim sistemine ilişkin belirlenen 42 temel sorun yönetsel, öğretmen ve öğretmen eğitimi, eğitim-öğretim süreci, ailevi ve toplumsal, fiziksel altyapı ve materyal, eğitim programı, finansman ve mesleki eğitim olmak üzere 8 kategoride toplanmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlar ve yapılan tartışmalar ışığında uygulayıcılara ve araştırmacılara yönelik öneriler sunulmuştur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/yyuefd/issue/59626/919424
Bu araştırmanın amacı, akademisyenlerin ve öğretmenlerin Türk eğitim sistemine ilişkin algılarını metaforlar aracılığıyla ortaya koymaktır. Araştırmanın verileri, 2018-2019 bahar döneminde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde görev yapan dokuz akademisyen ile Van ili İpekyolu, Tuşba ve Edremit ilçelerinde anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde görev yapan 54 öğretmenden toplanmıştır. Araştırmada, nitel araştırma yöntemi kullanılmış, olgubilim (fenomenoloji) araştırmanın deseni olarak seçilmiştir. Toplanan veriler içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Eğitimciler, Türk eğitim sistemini yapboz, bukalemun, yazboz tahtası, fabrika, makine gibi metaforlarla açıklamıştır. Eğitimcilerin oluşturduğu metaforlar reformların sıklığı ve uzun vadeli sonuç üretememesi, körelticilik, karmaşık ve girift yapı, tektipleştiricilik kategorileri altında toplanmıştır. Ayrıca Türk eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda eğitimciler, asırlık çınar, sağlam bir bina, Finlandiya eğitim sistemi, bina temeli, anne, su gibi metaforlar üretmişlerdir. Bu metaforlar ise devamlılık ve sağlamlık, bireyselleştiricilik, yararlılık, özgürleştiricilik, ahenklik gibi kategoriler altında toplanmıştır. Araştırma sonucunda eğitimcilerin Türk eğitim sisteminin sık sık değişikliğe uğradığı, karmaşık bir yapıda olduğu, bireyi köreltici ve tektipleştirici bir sistem olduğu yönünde bir algıya sahip oldukları tespit edilmiştir. Öte yandan Türk eğitim sisteminin devamlılığı ve sağlam yapıda olmasının yanında sistemin yararlı, bireyselleştirici ve özgürleştirici olması gerektiği vurgusu öne çıkmaktadır. Eğitim sisteminde yapılan değişikliklerin uzun erimli olmaması, söz konusu değişikliklerin eğitimciler tarafından benimsen(e)memesine yol açmaktadır. Yapılan değişikliklerin sonuçlarının görülmeden yeni değişikliklere gidilmesinin eğitimde devamlılığın yitirilmesi algısını doğurması, araştırmanın bir diğer sonucudur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48687/619479
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kefad/issue/59105/850595
Türk Eğitim Sistemi kavramı eğitim bilimleri alanında bir çatı kavram olarak değerlendirilebileceğinden dolayı Türkçe öğretmeni olarak eğitim sisteminde görev yapacak olan Türkçe öğretmeni adaylarının Türk Eğitim Sistemi kavramına yönelik algılarının metaforlar aracılığıyla tespit edilmesi önemli görülmüştür. Bu araştırmanın amacı, Türkçe öğretmeni adaylarının Türk Eğitim Sistemi kavramına yönelik sahip oldukları algıları metaforlar aracılığıyla incelemektir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgubilim deseni tercih edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Programında 4. sınıf düzeyinde öğrenim gören 50 öğretmen adayı oluşturmuştur. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde önceden belirlenen kavramsal kategoriler olmadığı için ve araştırmacı tarafından verilere göre kategorilerin oluşturulacağından dolayı bu araştırmada içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan Türkçe öğretmeni adayları, Türk Eğitim Sistemi olgusuna yönelik 38 farklı olmak üzere 50 metafor geliştirmiştir. Bu metaforların gerekçeleri dikkate alınarak oluşturulan 5 kategori; Değişken Bir Yapı Olarak, Yoğun ve Düzensiz/Karışık Bir Yapı Olarak, Sorunlu Bir Yapı Olarak, Gelişim Gösteremeyen Bir Yapı Olarak ve İşlevsiz Bir Yapı Olarak Türk Eğitim Sistemi şeklindedir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/hefder/issue/77460/1297018
Singapur, reformlar sayesinde teknolojik gelişmişlik ve eğitim sistemi açısından dünyada birinci olmayı başaran bir ülkedir. Türkiye ise Singapur'dan önce bağımsızlığını kazanmış ve birçok alanda reformlar yapabilmiş, ancak teknolojik ve eğitimsel olarak istenilen hedeflere ulaşamamıştır. Bu çalışmada, PISA ve Legatum Enstitü Gelişim Endeksi gibi uluslararası sıralamalarda üst sıralarda yer alan Singapur eğitim sisteminde öğretmenlik mesleği incelenmiş ve Türkiye'deki öğretmenlik mesleği ile karşılaştırılmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan literatür tarama tekniği kullanılmıştır. Çalışma, merkezi bir eğitim sistemine sahip Singapur'da okullara kısmi özerklik verildiğini, yüksek performanslı öğrencilerin öğretmenlik mesleğine alındığını ve mesleğin tüm kariyer aşamalarında teşvik edildiğini ortaya koymuştur. Singapur eğitim sisteminde olduğu gibi Türk eğitim sisteminde de öğretmenlik mesleğinin toplumsal statüsü yükseltilmeli ve öğretmen olarak çalışmak isteyen öğrenciler seçilerek yetiştirilmelidir. Ayrıca başarılı öğrenciler öğretmenlik mesleği ile tanıştırılmalı ve öğretmenlik toplumsal bir değer olarak kabul edilerek hak ettiği statüye kavuşturulmalıdır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47919/606292
Türk Eğitim Sisteminde teftişin bütünleştirilmesini ele alarak yeni bir teftiş modeli teklif edilen bu çabşmada önce bugün yapılan teftişin yasal temelleri bem “Bakanlık Müfettişliği” bem de “İlköğretim Müfettişliği” açısından ele alınmıştır. Daba sonra ber iki teftiş sistemi karşılaştırıldıktan sonra teftişin birleştirilip bütünleştirilmesi için bugüne kadar yapılan çalışmalar ortaya konarak yeni bir “Bakanlık Müfettişliği ile İlköğretim Müfettişliğini Bütünleştirme Modeli” teklif edilmiştir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48619/617797
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48619/617723
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunikkefd/issue/2774/37159
Toplam Kalite Yönetimi dünyanın her yerinde uygulanan bir yönetim felsefesidir. Bu yönetim felsefesiyle örgütler en iyi ürünü/hizmeti sunmayı amaçlamaktadırlar. Toplam Kalite Yönetimi eğitim örgütlerinde de uygulanır hâle gelmiştir. Eğitim örgütlerinde uygulanmasındaki amaç ise eğitimin mevcut sorunlarını çözmek ve eğitimin kalkınmanın anahtarı olduğu gerçeğinden hareketle eğitimin kalitesini artırmaktır. Dünyadaki tüm eğitim sistemlerinde olduğu gibi Türk Eğitim Sisteminde de Toplam Kalite Yönetimi uygulamasına geçilmiştir. Bu çalışmada genel olarak eğitim kurumlarının ve Türk Eğitim Sisteminin Toplam Kalite Yönetimine olan ihtiyacı uygulanması tartışılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47555/601489
Bu çalışmada araştırma eğitimi ve Türk Eğitim Sistemindeki yeri kısaca tartışılmaya çalışılmıştır. Toplumsal değişme kaçınılmaz bir olgudur. İlkel toplumdan bilgi toplumüna bir çok değişmelere tanık olunmuştur. Toplumsal, ekonomik ve politik yapı ve işleyişlerinde görülen değişim süreci, bugünün de en belirgin özelliklerinden biridir. Günümüzde tüm sistemler ve bunlara ilişkin bilgi ve değerler hızla değişmektedir. (Akç, 1992, s. 12) Bugün, onşekizinci yüzyılın sonlarında yaşanmaya başlanan sanayi toplumu kavramı, yerini, bilgi toplumu kavramına bırakmıştır, içinde bulunduğumuz dönemin özelliği, bilginin ön plana çıkmasıdır. Dolayısıyla dönemin toplumuna da “bilgi toplumu” denilmektedir. (Dura, 1990)
https://dergipark.org.tr/tr/pub/selcuksbmyd/issue/11290/134930
Demokratik devlet ve toplum anlayışının bir ürünü olan sivil toplum kuruluşları, bir sosyal kurum olarak devletin eğitimde yetişemediği alanlarda devreye girerek maddi ve manevi destek sağlamışlardır. Demokrasi, insan hakları, toplumun kalkınması, halkın sivil kuruluşlar e-liyle yönetime katılması gibi kavramlar sivil toplum anlayışına bağlı o-larak ön plana çıkmıştır. Bu toplum içinde grubun üyeleri olan bireyleri, onun adına temsil ederek haklarını koruyan, istek ve beklentilerini kamuoyuna, yürütme organına, yasamaya ileten demokratik örgütler vardır. Bu örgütlerin eğitim sistemine katkıları hem politika üretmek hem de maddi katkı sağlamak şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/amader/issue/72645/1110762
Günümüz Batı müziğinin temel enstrümanı olan piyano, çok boyutlu müziksel fonksiyonlarıyla her tür müzikte kullanılabilecek yapıdadır. Özellikle Bach’ın öncülük ettiği tampere akort sisteminin kabul görmesi ve 19. yüzyıl ortalarında teknik evrimini tamamlamasıyla birlikte piyano, günümüzde en yaygın kullanılan enstrümanlardan biri olmuştur. Bu tarihsel süreçte, piyanonun eğitim sistemi de Batı müziği içerisinde genel kabul gören bir standardizasyona kavuşmuştur. Tek sesli bir müzik olan geleneksel Türk müziğinde piyano kullanımı özellikle Cumhuriyet sonrası artmıştır. İstanbul Radyosu bu konuda öncü konumundadır. Ancak piyano genelde bir Türk müziği enstrümanı olarak kabul edilmediğinden ve bu alanda oturmuş bir eğitim sistemi bulunmadığından, icranın niteliği piyanistin eğitimi ve yetenekleri doğrultusunda şekillenmektedir. Bu çalışma, öncelikle piyanonun tarihsel evrimini ve Türk müziği çalan piyanistleri kısaca incelemektedir. Bu bölümlerde tarihsel araştırma modeli kullanılmıştır. Sonrasında da piyanoyla Türk müziği icrasının üst düzeyde yapılabilmesi ve bu alanda bir standart oluşabilmesi adına bazı önerilerde bulunmaktadır. Bu bölümde ise betimsel araştırma modeli kullanılmıştır. Çalışmanın amacı geleneksel Türk müziğinin piyano ile icrasında bir standart oluşmasına katkı sağlamak olup, kapsamı da bununla sınırlıdır. Genel kabul gören bir eğitim sistemi oluşması da en temel bulgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/eypd/issue/67243/842159
Bu çalışmada küreselleşme, sanayileşme sonucu ortaya çıkan ve sosyal hizmet alanının olmazsa olmazı Sivil Toplum Kuruluşlarının Türk Eğitim Sistemi içerisinde nasıl ve ne şekilde yer aldığı, rolleri ve katkılarının neler olduğu incelenmiştir. Sosyal hizmetin profesyonel bir meslek/alan olarak ortaya çıktığı 1900’lü yılların sonrasında, özellikle 1929 Ekonomik krizi sonrasında önem kazanan sendikalaşma ve büyük (üye sayısı fazla) sivil toplum kuruluşlarının, insan yaşamının her alanında olduğu gibi eğitim alanında da önemli bir yere sahip olduğu görülmüştür. Eğitim bir toplumun kültürünü, geçmişini bir sonraki kuşağa aktarılmasını sağlamanın yanında, toplumun geleceğini de şekillendirmektedir. Bu nedenle toplumlar kendini yöneten devletlerin oluşturdukları Milli Eğitim Sistemleri ile eğitim görmekte ve şekil almaktadır. Dünya üzerindeki her millet, kendi milli değer, kültür ve yargılarını bu milli eğitim sistemleri ile kuşaktan kuşağa aktarmaktadır. Türk Eğitim Sistemi de Türk milli değer, kültür ve yargılarını kuşaktan kuşağa aktarmayı sağlayan milli eğitim sistemini oluşturmaktadır. Sivil Toplum Kuruluşlarını tanımak ve tanımlamak için sivil toplum olgusunu algılamak gerekmektedir. Sivil toplum kavramı yaşanılan zamana göre farklı tanımlar almış, farklı kavramlar yerine kullanılmıştır. Eski Yunan döneminde sivil toplum olgusu farklı, sanayileşme döneminde farklı tanımlanmış ve günümüzde farklı tanımlanmaktadır. Sivil toplum ile eğitim sistemi birbiri ile alakası olmayan kavramlar gibi görünse de önemli kesişme noktaları olan kavramlardır. Her iki olgu da içinde bulundukları toplumun yaşayışını, ilerleyişini, gelişimini ve geçmişini ele almaktadır. Hem sivil toplum hem de eğitim sistemi toplumun daha iyi şartlarda yaşamasını hedeflemektedir. İşte bu nedenle sivil toplumun eğitim sistemi içerinde Sivil Toplum Kuruluşları aracılığıyla yer almaktadır. STK’ların Türk Eğitim Sistemi içerinde yer almasının hem eğitim sistemine hem de sivil topluma fayda sağladığı görülmektedir. Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda ise STK’ların daha fazla Türk Eğitim Sistemi içerisinde yer alacağı öngörülmektedir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/aamd/issue/61083/907138
1918 yılı, karanlığın hakim olduğu ve umutların eridiği bir yıldır. Bu karanlıklar ve umutsuzluklar ortamında, Mustafa Kemal Paşa için tükenmez inanç kaynağı, yüreğini kaplayan derin millet sevgisi ile Türk gençliğine duyduğu sonsuz güvendir. Birinci Dünya Savaşı'nın felâketli sonuçlar doğurduğu, en ateşli vatanseverlerin güçsüz kaldığı ve umutlarının söndüğü günlerde bile O, Türk Milleti'nin ve Türk gençliğinin başaracağına dair inancını kaybetmemiştir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47899/605648
Avustralya’ya göçmen olarak gidip oraya yerleşmiş 100.000’e yakın vatandaşımız var. Bunlar er veya geç Türkiye’ye dönmek istemektedirler. Kuşkusuz orada kaldıkları bu geçici sürede çocukları olmuş ve onların eğitimi sorunu ortaya çıkmıştır. Yada çocukları Türkiye’de doğmuş, burada bir süre eğitim gördükten sonra oyaya gitmişler. Yâni, gidenlerin kendilerinden çok, çocuklarının eğitimi sorunu orada gündeme gelmiştir. Avustralya Hükümeti, sadece Türklerin çocuklarının eğitimi değil, diğer etnik grupların çocuklarının eğitimi sorunu ile kaışdaşmıştır. Böylece, orada bulunan tüm etnik grupların çocuklarının eğitimi, Avustralya Hükümetini, bu konuda genel bir politika izlemeye zorunlu kılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunitaed/issue/2851/39437
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/sosekev/issue/71386/1147788
Toplumu oluşturan bireylerin hayat biçimlerini maddi ve manevi olarak etkileyen, geçmişten günümüze toplumun üyeleri tarafından öğrenilerek paylaşılan kültür, içinde yaşadığı toplumda gelişmekte, toplumsal çoğunluğun temel olarak benimsediği yaşam şekillerinden meydana gelmektedir. Her toplumun kendisine özgü bir kültüre sahip olması, siyasal uygulamaların da yine aynı şekilde o topluma özgü özellikler kazanmasını sağlamaktadır. Bu uygulamaların başında hükümet sistemi gelmektedir. Bir ülkenin sahip olduğu hükümet sistemi o ülkenin siyasal dinamiklerine, siyasal yapı ve kurumlarına, bireylerin siyasal tutum ve eğilimlerine, demokratik olgunluğuna kadar uzanan geniş yapısal faktörlerle yani bu unsurların tamamını kapsayan siyasal kültürle yakından ilişkilidir. Çalışmanın amacı, siyasal kültür ile hükümet sistemi arasındaki ilişkinin boyutlarını ortaya koyarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni Türk siyasal kültürünün dinamikleri çerçevesinde ele almaktır. Bu kapsamda çalışmada, hükümet sistemi tercihi yapılırken ilgili ülkenin siyasal kültürünün dikkate alınması gerektiği kabulünden yola çıkılarak, Türk siyasal kültürünü oluşturan temel unsurlar incelenmiş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin söz konusu kültür ile uyumu noktasında avantaj ve dezavantajları ortaya koyulmuştur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48143/608998
İsveç 449.964 km2 yüzölçümü ile Avrupa’nın dördüncü büyük ülkesi. Ülkenin 8.4 milyon nüfusunun %.83’ü kentlerde oturuyor. İsveç 23 İl Genel Meclisi bölgesine ve 284 Belediye bölgesine ayrılmış. Sağlık hizmetleri il genel meclisinin görev alanına giriyor, buna karşılık eğitim hizmetleri belediyenin İlinde. Belediyelerin zorunlu görevlerinin başında, okullar vejanadili eğitimi, çocuk yuvaları, yetişkinlerin eğitimi, kültürel etkinlikler, serbest zaman uğraşları, kütüphaneler, spor alanları, sakatların ve yaşlıların bakımı gelmektedir. Dünyadaki en uzun yaşam beklentisi İsveç’tedir. 1985 sayılarına göre İsveç’te yaşam beklentisi kadınlar için 80, erkekler için 74 yıldır. Günümüzde 65 yaşın üstündeki İsveçlilerin genel nüfus içindeki oranı % 17 dolayındadır. Uzun ömüıiiilük İsveç’te yaşamboyu eğitim etkinliklerinin önemini arttırmıştır, l
https://dergipark.org.tr/tr/pub/tws/issue/73275/1132474
Günümüz Türk Ordusunun tarihsel kökenleri çok eskiye dayansa da organizasyon yapısı ve subay yetiştirme modellerini anlamak için 19’uncu yüzyılın ilk dönemini yani Yeniçeri teşkilatının kaldırılmasından sonra meydana gelen gelişmeleri incelemek gerekir. 1834’de Harp Okulu ve 1848’de Harp Akademisinin kuruluşu ile birlikte sırasıyla Fransız, Alman ve Amerikan modellerine göre tasarlanan subay eğitim-öğretim modelinin anlaşılabilmesi için eğitim-öğretim ilkeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çalışma nitelikli bir subaylar grubu yetiştirmek için gereken akademik öğrenim-askeri eğitim dengesi ve birbiriyle bağlantılı müfredat oluşturulması, dönüşümlü görev, ileri seviye subay eğitimine yeterli sayıda subayı tefrik etmek ve ayrıca eğitim-öğretim metotlarını birer değişken olarak kabul ederek subay eğitim-öğretim modelini diğer ülkelerle karşılaştırmalı bir yöntemle analiz etmektedir. Dolayısıyla her değişimde ortaya çıkan yeni modelin yeterliliğini ölçmeyi hedeflemektedir. Başlangıçtan itibaren Fransız, Alman ve Amerikan modellerini tecrübe eden tek kuvvet olması ve sayısal büyüklüğü itibariyle Kara Kuvvetleri ve komuta kademesini oluşturması nedeniyle ağırlıklı olarak kurmay subay eğitim-öğretimi çalışmanın odağındadır. Çalışmada arşiv belgeleri, resmi askeri yayınlar, konuyla ilgili yerli ve yabancı kaynaklar ve subaylarla yapılan mülakatlardan faydalanılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kefad/issue/59386/853999
Bu çalışmanın amacı, Türk eğitim sisteminin temel sorunlarının eğitim paydaşlarının görüşleri doğrultusunda ortaya konmasıdır. Çalışmada, nitel araştırma desenlerinden biri olan olgubilim (fenomenoloji) kullanılmıştır. Çalışma grubu, maksimum çeşitlilik örneklemesine göre belirlenen 120 kişiden oluşmaktadır. Türk eğitim sistemi içerisinde farklı rolleri bulunan paydaşların (öğrenci, öğretmen, okul yöneticisi, veli, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve öğretim elemanı) çalışma grubuna dâhil edilmesi ile çeşitlilik sağlanmıştır. Araştırmanın verileri yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın geçerliğini ve güvenirliğini sağlamaya yönelik çeşitli uygulamalara başvurulmuştur. Katılımcıların görüşleri doğrultusunda Türk eğitim sisteminin 42 temel sorununun olduğu tespit edilmiştir. Bu sorunlar içerisinde, sistemde yaşanan sık değişiklikler, nitelikli öğretmen yetişmemesi, aile desteğinin yetersiz olması, siyasi müdahaleler, kişisel özelliklerin göz ardı edilmesi, kalabalık sınıflar, öğretmenlerde yetersiz mesleki gelişim ve 12 yıllık zorunlu eğitim en sık vurgulanan sorunlardır. Türk eğitim sistemine ilişkin belirlenen 42 temel sorun yönetsel, öğretmen ve öğretmen eğitimi, eğitim-öğretim süreci, ailevi ve toplumsal, fiziksel altyapı ve materyal, eğitim programı, finansman ve mesleki eğitim olmak üzere 8 kategoride toplanmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlar ve yapılan tartışmalar ışığında uygulayıcılara ve araştırmacılara yönelik öneriler sunulmuştur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/yyuefd/issue/59626/919424
Bu araştırmanın amacı, akademisyenlerin ve öğretmenlerin Türk eğitim sistemine ilişkin algılarını metaforlar aracılığıyla ortaya koymaktır. Araştırmanın verileri, 2018-2019 bahar döneminde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde görev yapan dokuz akademisyen ile Van ili İpekyolu, Tuşba ve Edremit ilçelerinde anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde görev yapan 54 öğretmenden toplanmıştır. Araştırmada, nitel araştırma yöntemi kullanılmış, olgubilim (fenomenoloji) araştırmanın deseni olarak seçilmiştir. Toplanan veriler içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Eğitimciler, Türk eğitim sistemini yapboz, bukalemun, yazboz tahtası, fabrika, makine gibi metaforlarla açıklamıştır. Eğitimcilerin oluşturduğu metaforlar reformların sıklığı ve uzun vadeli sonuç üretememesi, körelticilik, karmaşık ve girift yapı, tektipleştiricilik kategorileri altında toplanmıştır. Ayrıca Türk eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda eğitimciler, asırlık çınar, sağlam bir bina, Finlandiya eğitim sistemi, bina temeli, anne, su gibi metaforlar üretmişlerdir. Bu metaforlar ise devamlılık ve sağlamlık, bireyselleştiricilik, yararlılık, özgürleştiricilik, ahenklik gibi kategoriler altında toplanmıştır. Araştırma sonucunda eğitimcilerin Türk eğitim sisteminin sık sık değişikliğe uğradığı, karmaşık bir yapıda olduğu, bireyi köreltici ve tektipleştirici bir sistem olduğu yönünde bir algıya sahip oldukları tespit edilmiştir. Öte yandan Türk eğitim sisteminin devamlılığı ve sağlam yapıda olmasının yanında sistemin yararlı, bireyselleştirici ve özgürleştirici olması gerektiği vurgusu öne çıkmaktadır. Eğitim sisteminde yapılan değişikliklerin uzun erimli olmaması, söz konusu değişikliklerin eğitimciler tarafından benimsen(e)memesine yol açmaktadır. Yapılan değişikliklerin sonuçlarının görülmeden yeni değişikliklere gidilmesinin eğitimde devamlılığın yitirilmesi algısını doğurması, araştırmanın bir diğer sonucudur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48687/619479
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kefad/issue/59105/850595
Türk Eğitim Sistemi kavramı eğitim bilimleri alanında bir çatı kavram olarak değerlendirilebileceğinden dolayı Türkçe öğretmeni olarak eğitim sisteminde görev yapacak olan Türkçe öğretmeni adaylarının Türk Eğitim Sistemi kavramına yönelik algılarının metaforlar aracılığıyla tespit edilmesi önemli görülmüştür. Bu araştırmanın amacı, Türkçe öğretmeni adaylarının Türk Eğitim Sistemi kavramına yönelik sahip oldukları algıları metaforlar aracılığıyla incelemektir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgubilim deseni tercih edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Programında 4. sınıf düzeyinde öğrenim gören 50 öğretmen adayı oluşturmuştur. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde önceden belirlenen kavramsal kategoriler olmadığı için ve araştırmacı tarafından verilere göre kategorilerin oluşturulacağından dolayı bu araştırmada içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan Türkçe öğretmeni adayları, Türk Eğitim Sistemi olgusuna yönelik 38 farklı olmak üzere 50 metafor geliştirmiştir. Bu metaforların gerekçeleri dikkate alınarak oluşturulan 5 kategori; Değişken Bir Yapı Olarak, Yoğun ve Düzensiz/Karışık Bir Yapı Olarak, Sorunlu Bir Yapı Olarak, Gelişim Gösteremeyen Bir Yapı Olarak ve İşlevsiz Bir Yapı Olarak Türk Eğitim Sistemi şeklindedir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/hefder/issue/77460/1297018
Singapur, reformlar sayesinde teknolojik gelişmişlik ve eğitim sistemi açısından dünyada birinci olmayı başaran bir ülkedir. Türkiye ise Singapur'dan önce bağımsızlığını kazanmış ve birçok alanda reformlar yapabilmiş, ancak teknolojik ve eğitimsel olarak istenilen hedeflere ulaşamamıştır. Bu çalışmada, PISA ve Legatum Enstitü Gelişim Endeksi gibi uluslararası sıralamalarda üst sıralarda yer alan Singapur eğitim sisteminde öğretmenlik mesleği incelenmiş ve Türkiye'deki öğretmenlik mesleği ile karşılaştırılmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan literatür tarama tekniği kullanılmıştır. Çalışma, merkezi bir eğitim sistemine sahip Singapur'da okullara kısmi özerklik verildiğini, yüksek performanslı öğrencilerin öğretmenlik mesleğine alındığını ve mesleğin tüm kariyer aşamalarında teşvik edildiğini ortaya koymuştur. Singapur eğitim sisteminde olduğu gibi Türk eğitim sisteminde de öğretmenlik mesleğinin toplumsal statüsü yükseltilmeli ve öğretmen olarak çalışmak isteyen öğrenciler seçilerek yetiştirilmelidir. Ayrıca başarılı öğrenciler öğretmenlik mesleği ile tanıştırılmalı ve öğretmenlik toplumsal bir değer olarak kabul edilerek hak ettiği statüye kavuşturulmalıdır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47919/606292
Türk Eğitim Sisteminde teftişin bütünleştirilmesini ele alarak yeni bir teftiş modeli teklif edilen bu çabşmada önce bugün yapılan teftişin yasal temelleri bem “Bakanlık Müfettişliği” bem de “İlköğretim Müfettişliği” açısından ele alınmıştır. Daba sonra ber iki teftiş sistemi karşılaştırıldıktan sonra teftişin birleştirilip bütünleştirilmesi için bugüne kadar yapılan çalışmalar ortaya konarak yeni bir “Bakanlık Müfettişliği ile İlköğretim Müfettişliğini Bütünleştirme Modeli” teklif edilmiştir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48619/617797
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48619/617723
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunikkefd/issue/2774/37159
Toplam Kalite Yönetimi dünyanın her yerinde uygulanan bir yönetim felsefesidir. Bu yönetim felsefesiyle örgütler en iyi ürünü/hizmeti sunmayı amaçlamaktadırlar. Toplam Kalite Yönetimi eğitim örgütlerinde de uygulanır hâle gelmiştir. Eğitim örgütlerinde uygulanmasındaki amaç ise eğitimin mevcut sorunlarını çözmek ve eğitimin kalkınmanın anahtarı olduğu gerçeğinden hareketle eğitimin kalitesini artırmaktır. Dünyadaki tüm eğitim sistemlerinde olduğu gibi Türk Eğitim Sisteminde de Toplam Kalite Yönetimi uygulamasına geçilmiştir. Bu çalışmada genel olarak eğitim kurumlarının ve Türk Eğitim Sisteminin Toplam Kalite Yönetimine olan ihtiyacı uygulanması tartışılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47555/601489
Bu çalışmada araştırma eğitimi ve Türk Eğitim Sistemindeki yeri kısaca tartışılmaya çalışılmıştır. Toplumsal değişme kaçınılmaz bir olgudur. İlkel toplumdan bilgi toplumüna bir çok değişmelere tanık olunmuştur. Toplumsal, ekonomik ve politik yapı ve işleyişlerinde görülen değişim süreci, bugünün de en belirgin özelliklerinden biridir. Günümüzde tüm sistemler ve bunlara ilişkin bilgi ve değerler hızla değişmektedir. (Akç, 1992, s. 12) Bugün, onşekizinci yüzyılın sonlarında yaşanmaya başlanan sanayi toplumu kavramı, yerini, bilgi toplumu kavramına bırakmıştır, içinde bulunduğumuz dönemin özelliği, bilginin ön plana çıkmasıdır. Dolayısıyla dönemin toplumuna da “bilgi toplumu” denilmektedir. (Dura, 1990)
https://dergipark.org.tr/tr/pub/selcuksbmyd/issue/11290/134930
Demokratik devlet ve toplum anlayışının bir ürünü olan sivil toplum kuruluşları, bir sosyal kurum olarak devletin eğitimde yetişemediği alanlarda devreye girerek maddi ve manevi destek sağlamışlardır. Demokrasi, insan hakları, toplumun kalkınması, halkın sivil kuruluşlar e-liyle yönetime katılması gibi kavramlar sivil toplum anlayışına bağlı o-larak ön plana çıkmıştır. Bu toplum içinde grubun üyeleri olan bireyleri, onun adına temsil ederek haklarını koruyan, istek ve beklentilerini kamuoyuna, yürütme organına, yasamaya ileten demokratik örgütler vardır. Bu örgütlerin eğitim sistemine katkıları hem politika üretmek hem de maddi katkı sağlamak şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/amader/issue/72645/1110762
Günümüz Batı müziğinin temel enstrümanı olan piyano, çok boyutlu müziksel fonksiyonlarıyla her tür müzikte kullanılabilecek yapıdadır. Özellikle Bach’ın öncülük ettiği tampere akort sisteminin kabul görmesi ve 19. yüzyıl ortalarında teknik evrimini tamamlamasıyla birlikte piyano, günümüzde en yaygın kullanılan enstrümanlardan biri olmuştur. Bu tarihsel süreçte, piyanonun eğitim sistemi de Batı müziği içerisinde genel kabul gören bir standardizasyona kavuşmuştur. Tek sesli bir müzik olan geleneksel Türk müziğinde piyano kullanımı özellikle Cumhuriyet sonrası artmıştır. İstanbul Radyosu bu konuda öncü konumundadır. Ancak piyano genelde bir Türk müziği enstrümanı olarak kabul edilmediğinden ve bu alanda oturmuş bir eğitim sistemi bulunmadığından, icranın niteliği piyanistin eğitimi ve yetenekleri doğrultusunda şekillenmektedir. Bu çalışma, öncelikle piyanonun tarihsel evrimini ve Türk müziği çalan piyanistleri kısaca incelemektedir. Bu bölümlerde tarihsel araştırma modeli kullanılmıştır. Sonrasında da piyanoyla Türk müziği icrasının üst düzeyde yapılabilmesi ve bu alanda bir standart oluşabilmesi adına bazı önerilerde bulunmaktadır. Bu bölümde ise betimsel araştırma modeli kullanılmıştır. Çalışmanın amacı geleneksel Türk müziğinin piyano ile icrasında bir standart oluşmasına katkı sağlamak olup, kapsamı da bununla sınırlıdır. Genel kabul gören bir eğitim sistemi oluşması da en temel bulgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/eypd/issue/67243/842159
Bu çalışmada küreselleşme, sanayileşme sonucu ortaya çıkan ve sosyal hizmet alanının olmazsa olmazı Sivil Toplum Kuruluşlarının Türk Eğitim Sistemi içerisinde nasıl ve ne şekilde yer aldığı, rolleri ve katkılarının neler olduğu incelenmiştir. Sosyal hizmetin profesyonel bir meslek/alan olarak ortaya çıktığı 1900’lü yılların sonrasında, özellikle 1929 Ekonomik krizi sonrasında önem kazanan sendikalaşma ve büyük (üye sayısı fazla) sivil toplum kuruluşlarının, insan yaşamının her alanında olduğu gibi eğitim alanında da önemli bir yere sahip olduğu görülmüştür. Eğitim bir toplumun kültürünü, geçmişini bir sonraki kuşağa aktarılmasını sağlamanın yanında, toplumun geleceğini de şekillendirmektedir. Bu nedenle toplumlar kendini yöneten devletlerin oluşturdukları Milli Eğitim Sistemleri ile eğitim görmekte ve şekil almaktadır. Dünya üzerindeki her millet, kendi milli değer, kültür ve yargılarını bu milli eğitim sistemleri ile kuşaktan kuşağa aktarmaktadır. Türk Eğitim Sistemi de Türk milli değer, kültür ve yargılarını kuşaktan kuşağa aktarmayı sağlayan milli eğitim sistemini oluşturmaktadır. Sivil Toplum Kuruluşlarını tanımak ve tanımlamak için sivil toplum olgusunu algılamak gerekmektedir. Sivil toplum kavramı yaşanılan zamana göre farklı tanımlar almış, farklı kavramlar yerine kullanılmıştır. Eski Yunan döneminde sivil toplum olgusu farklı, sanayileşme döneminde farklı tanımlanmış ve günümüzde farklı tanımlanmaktadır. Sivil toplum ile eğitim sistemi birbiri ile alakası olmayan kavramlar gibi görünse de önemli kesişme noktaları olan kavramlardır. Her iki olgu da içinde bulundukları toplumun yaşayışını, ilerleyişini, gelişimini ve geçmişini ele almaktadır. Hem sivil toplum hem de eğitim sistemi toplumun daha iyi şartlarda yaşamasını hedeflemektedir. İşte bu nedenle sivil toplumun eğitim sistemi içerinde Sivil Toplum Kuruluşları aracılığıyla yer almaktadır. STK’ların Türk Eğitim Sistemi içerinde yer almasının hem eğitim sistemine hem de sivil topluma fayda sağladığı görülmektedir. Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda ise STK’ların daha fazla Türk Eğitim Sistemi içerisinde yer alacağı öngörülmektedir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/aamd/issue/61083/907138
1918 yılı, karanlığın hakim olduğu ve umutların eridiği bir yıldır. Bu karanlıklar ve umutsuzluklar ortamında, Mustafa Kemal Paşa için tükenmez inanç kaynağı, yüreğini kaplayan derin millet sevgisi ile Türk gençliğine duyduğu sonsuz güvendir. Birinci Dünya Savaşı'nın felâketli sonuçlar doğurduğu, en ateşli vatanseverlerin güçsüz kaldığı ve umutlarının söndüğü günlerde bile O, Türk Milleti'nin ve Türk gençliğinin başaracağına dair inancını kaybetmemiştir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47899/605648
Avustralya’ya göçmen olarak gidip oraya yerleşmiş 100.000’e yakın vatandaşımız var. Bunlar er veya geç Türkiye’ye dönmek istemektedirler. Kuşkusuz orada kaldıkları bu geçici sürede çocukları olmuş ve onların eğitimi sorunu ortaya çıkmıştır. Yada çocukları Türkiye’de doğmuş, burada bir süre eğitim gördükten sonra oyaya gitmişler. Yâni, gidenlerin kendilerinden çok, çocuklarının eğitimi sorunu orada gündeme gelmiştir. Avustralya Hükümeti, sadece Türklerin çocuklarının eğitimi değil, diğer etnik grupların çocuklarının eğitimi sorunu ile kaışdaşmıştır. Böylece, orada bulunan tüm etnik grupların çocuklarının eğitimi, Avustralya Hükümetini, bu konuda genel bir politika izlemeye zorunlu kılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunitaed/issue/2851/39437
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/sosekev/issue/71386/1147788
Toplumu oluşturan bireylerin hayat biçimlerini maddi ve manevi olarak etkileyen, geçmişten günümüze toplumun üyeleri tarafından öğrenilerek paylaşılan kültür, içinde yaşadığı toplumda gelişmekte, toplumsal çoğunluğun temel olarak benimsediği yaşam şekillerinden meydana gelmektedir. Her toplumun kendisine özgü bir kültüre sahip olması, siyasal uygulamaların da yine aynı şekilde o topluma özgü özellikler kazanmasını sağlamaktadır. Bu uygulamaların başında hükümet sistemi gelmektedir. Bir ülkenin sahip olduğu hükümet sistemi o ülkenin siyasal dinamiklerine, siyasal yapı ve kurumlarına, bireylerin siyasal tutum ve eğilimlerine, demokratik olgunluğuna kadar uzanan geniş yapısal faktörlerle yani bu unsurların tamamını kapsayan siyasal kültürle yakından ilişkilidir. Çalışmanın amacı, siyasal kültür ile hükümet sistemi arasındaki ilişkinin boyutlarını ortaya koyarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni Türk siyasal kültürünün dinamikleri çerçevesinde ele almaktır. Bu kapsamda çalışmada, hükümet sistemi tercihi yapılırken ilgili ülkenin siyasal kültürünün dikkate alınması gerektiği kabulünden yola çıkılarak, Türk siyasal kültürünü oluşturan temel unsurlar incelenmiş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin söz konusu kültür ile uyumu noktasında avantaj ve dezavantajları ortaya koyulmuştur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48143/608998
İsveç 449.964 km2 yüzölçümü ile Avrupa’nın dördüncü büyük ülkesi. Ülkenin 8.4 milyon nüfusunun %.83’ü kentlerde oturuyor. İsveç 23 İl Genel Meclisi bölgesine ve 284 Belediye bölgesine ayrılmış. Sağlık hizmetleri il genel meclisinin görev alanına giriyor, buna karşılık eğitim hizmetleri belediyenin İlinde. Belediyelerin zorunlu görevlerinin başında, okullar vejanadili eğitimi, çocuk yuvaları, yetişkinlerin eğitimi, kültürel etkinlikler, serbest zaman uğraşları, kütüphaneler, spor alanları, sakatların ve yaşlıların bakımı gelmektedir. Dünyadaki en uzun yaşam beklentisi İsveç’tedir. 1985 sayılarına göre İsveç’te yaşam beklentisi kadınlar için 80, erkekler için 74 yıldır. Günümüzde 65 yaşın üstündeki İsveçlilerin genel nüfus içindeki oranı % 17 dolayındadır. Uzun ömüıiiilük İsveç’te yaşamboyu eğitim etkinliklerinin önemini arttırmıştır, l
https://dergipark.org.tr/tr/pub/tws/issue/73275/1132474
Günümüz Türk Ordusunun tarihsel kökenleri çok eskiye dayansa da organizasyon yapısı ve subay yetiştirme modellerini anlamak için 19’uncu yüzyılın ilk dönemini yani Yeniçeri teşkilatının kaldırılmasından sonra meydana gelen gelişmeleri incelemek gerekir. 1834’de Harp Okulu ve 1848’de Harp Akademisinin kuruluşu ile birlikte sırasıyla Fransız, Alman ve Amerikan modellerine göre tasarlanan subay eğitim-öğretim modelinin anlaşılabilmesi için eğitim-öğretim ilkeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çalışma nitelikli bir subaylar grubu yetiştirmek için gereken akademik öğrenim-askeri eğitim dengesi ve birbiriyle bağlantılı müfredat oluşturulması, dönüşümlü görev, ileri seviye subay eğitimine yeterli sayıda subayı tefrik etmek ve ayrıca eğitim-öğretim metotlarını birer değişken olarak kabul ederek subay eğitim-öğretim modelini diğer ülkelerle karşılaştırmalı bir yöntemle analiz etmektedir. Dolayısıyla her değişimde ortaya çıkan yeni modelin yeterliliğini ölçmeyi hedeflemektedir. Başlangıçtan itibaren Fransız, Alman ve Amerikan modellerini tecrübe eden tek kuvvet olması ve sayısal büyüklüğü itibariyle Kara Kuvvetleri ve komuta kademesini oluşturması nedeniyle ağırlıklı olarak kurmay subay eğitim-öğretimi çalışmanın odağındadır. Çalışmada arşiv belgeleri, resmi askeri yayınlar, konuyla ilgili yerli ve yabancı kaynaklar ve subaylarla yapılan mülakatlardan faydalanılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kefad/issue/59386/853999
Bu çalışmanın amacı, Türk eğitim sisteminin temel sorunlarının eğitim paydaşlarının görüşleri doğrultusunda ortaya konmasıdır. Çalışmada, nitel araştırma desenlerinden biri olan olgubilim (fenomenoloji) kullanılmıştır. Çalışma grubu, maksimum çeşitlilik örneklemesine göre belirlenen 120 kişiden oluşmaktadır. Türk eğitim sistemi içerisinde farklı rolleri bulunan paydaşların (öğrenci, öğretmen, okul yöneticisi, veli, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve öğretim elemanı) çalışma grubuna dâhil edilmesi ile çeşitlilik sağlanmıştır. Araştırmanın verileri yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın geçerliğini ve güvenirliğini sağlamaya yönelik çeşitli uygulamalara başvurulmuştur. Katılımcıların görüşleri doğrultusunda Türk eğitim sisteminin 42 temel sorununun olduğu tespit edilmiştir. Bu sorunlar içerisinde, sistemde yaşanan sık değişiklikler, nitelikli öğretmen yetişmemesi, aile desteğinin yetersiz olması, siyasi müdahaleler, kişisel özelliklerin göz ardı edilmesi, kalabalık sınıflar, öğretmenlerde yetersiz mesleki gelişim ve 12 yıllık zorunlu eğitim en sık vurgulanan sorunlardır. Türk eğitim sistemine ilişkin belirlenen 42 temel sorun yönetsel, öğretmen ve öğretmen eğitimi, eğitim-öğretim süreci, ailevi ve toplumsal, fiziksel altyapı ve materyal, eğitim programı, finansman ve mesleki eğitim olmak üzere 8 kategoride toplanmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlar ve yapılan tartışmalar ışığında uygulayıcılara ve araştırmacılara yönelik öneriler sunulmuştur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/yyuefd/issue/59626/919424
Bu araştırmanın amacı, akademisyenlerin ve öğretmenlerin Türk eğitim sistemine ilişkin algılarını metaforlar aracılığıyla ortaya koymaktır. Araştırmanın verileri, 2018-2019 bahar döneminde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde görev yapan dokuz akademisyen ile Van ili İpekyolu, Tuşba ve Edremit ilçelerinde anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde görev yapan 54 öğretmenden toplanmıştır. Araştırmada, nitel araştırma yöntemi kullanılmış, olgubilim (fenomenoloji) araştırmanın deseni olarak seçilmiştir. Toplanan veriler içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Eğitimciler, Türk eğitim sistemini yapboz, bukalemun, yazboz tahtası, fabrika, makine gibi metaforlarla açıklamıştır. Eğitimcilerin oluşturduğu metaforlar reformların sıklığı ve uzun vadeli sonuç üretememesi, körelticilik, karmaşık ve girift yapı, tektipleştiricilik kategorileri altında toplanmıştır. Ayrıca Türk eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda eğitimciler, asırlık çınar, sağlam bir bina, Finlandiya eğitim sistemi, bina temeli, anne, su gibi metaforlar üretmişlerdir. Bu metaforlar ise devamlılık ve sağlamlık, bireyselleştiricilik, yararlılık, özgürleştiricilik, ahenklik gibi kategoriler altında toplanmıştır. Araştırma sonucunda eğitimcilerin Türk eğitim sisteminin sık sık değişikliğe uğradığı, karmaşık bir yapıda olduğu, bireyi köreltici ve tektipleştirici bir sistem olduğu yönünde bir algıya sahip oldukları tespit edilmiştir. Öte yandan Türk eğitim sisteminin devamlılığı ve sağlam yapıda olmasının yanında sistemin yararlı, bireyselleştirici ve özgürleştirici olması gerektiği vurgusu öne çıkmaktadır. Eğitim sisteminde yapılan değişikliklerin uzun erimli olmaması, söz konusu değişikliklerin eğitimciler tarafından benimsen(e)memesine yol açmaktadır. Yapılan değişikliklerin sonuçlarının görülmeden yeni değişikliklere gidilmesinin eğitimde devamlılığın yitirilmesi algısını doğurması, araştırmanın bir diğer sonucudur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48687/619479
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kefad/issue/59105/850595
Türk Eğitim Sistemi kavramı eğitim bilimleri alanında bir çatı kavram olarak değerlendirilebileceğinden dolayı Türkçe öğretmeni olarak eğitim sisteminde görev yapacak olan Türkçe öğretmeni adaylarının Türk Eğitim Sistemi kavramına yönelik algılarının metaforlar aracılığıyla tespit edilmesi önemli görülmüştür. Bu araştırmanın amacı, Türkçe öğretmeni adaylarının Türk Eğitim Sistemi kavramına yönelik sahip oldukları algıları metaforlar aracılığıyla incelemektir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgubilim deseni tercih edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Programında 4. sınıf düzeyinde öğrenim gören 50 öğretmen adayı oluşturmuştur. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde önceden belirlenen kavramsal kategoriler olmadığı için ve araştırmacı tarafından verilere göre kategorilerin oluşturulacağından dolayı bu araştırmada içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan Türkçe öğretmeni adayları, Türk Eğitim Sistemi olgusuna yönelik 38 farklı olmak üzere 50 metafor geliştirmiştir. Bu metaforların gerekçeleri dikkate alınarak oluşturulan 5 kategori; Değişken Bir Yapı Olarak, Yoğun ve Düzensiz/Karışık Bir Yapı Olarak, Sorunlu Bir Yapı Olarak, Gelişim Gösteremeyen Bir Yapı Olarak ve İşlevsiz Bir Yapı Olarak Türk Eğitim Sistemi şeklindedir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/hefder/issue/77460/1297018
Singapur, reformlar sayesinde teknolojik gelişmişlik ve eğitim sistemi açısından dünyada birinci olmayı başaran bir ülkedir. Türkiye ise Singapur'dan önce bağımsızlığını kazanmış ve birçok alanda reformlar yapabilmiş, ancak teknolojik ve eğitimsel olarak istenilen hedeflere ulaşamamıştır. Bu çalışmada, PISA ve Legatum Enstitü Gelişim Endeksi gibi uluslararası sıralamalarda üst sıralarda yer alan Singapur eğitim sisteminde öğretmenlik mesleği incelenmiş ve Türkiye'deki öğretmenlik mesleği ile karşılaştırılmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan literatür tarama tekniği kullanılmıştır. Çalışma, merkezi bir eğitim sistemine sahip Singapur'da okullara kısmi özerklik verildiğini, yüksek performanslı öğrencilerin öğretmenlik mesleğine alındığını ve mesleğin tüm kariyer aşamalarında teşvik edildiğini ortaya koymuştur. Singapur eğitim sisteminde olduğu gibi Türk eğitim sisteminde de öğretmenlik mesleğinin toplumsal statüsü yükseltilmeli ve öğretmen olarak çalışmak isteyen öğrenciler seçilerek yetiştirilmelidir. Ayrıca başarılı öğrenciler öğretmenlik mesleği ile tanıştırılmalı ve öğretmenlik toplumsal bir değer olarak kabul edilerek hak ettiği statüye kavuşturulmalıdır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47919/606292
Türk Eğitim Sisteminde teftişin bütünleştirilmesini ele alarak yeni bir teftiş modeli teklif edilen bu çabşmada önce bugün yapılan teftişin yasal temelleri bem “Bakanlık Müfettişliği” bem de “İlköğretim Müfettişliği” açısından ele alınmıştır. Daba sonra ber iki teftiş sistemi karşılaştırıldıktan sonra teftişin birleştirilip bütünleştirilmesi için bugüne kadar yapılan çalışmalar ortaya konarak yeni bir “Bakanlık Müfettişliği ile İlköğretim Müfettişliğini Bütünleştirme Modeli” teklif edilmiştir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48619/617797
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48619/617723
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunikkefd/issue/2774/37159
Toplam Kalite Yönetimi dünyanın her yerinde uygulanan bir yönetim felsefesidir. Bu yönetim felsefesiyle örgütler en iyi ürünü/hizmeti sunmayı amaçlamaktadırlar. Toplam Kalite Yönetimi eğitim örgütlerinde de uygulanır hâle gelmiştir. Eğitim örgütlerinde uygulanmasındaki amaç ise eğitimin mevcut sorunlarını çözmek ve eğitimin kalkınmanın anahtarı olduğu gerçeğinden hareketle eğitimin kalitesini artırmaktır. Dünyadaki tüm eğitim sistemlerinde olduğu gibi Türk Eğitim Sisteminde de Toplam Kalite Yönetimi uygulamasına geçilmiştir. Bu çalışmada genel olarak eğitim kurumlarının ve Türk Eğitim Sisteminin Toplam Kalite Yönetimine olan ihtiyacı uygulanması tartışılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47555/601489
Bu çalışmada araştırma eğitimi ve Türk Eğitim Sistemindeki yeri kısaca tartışılmaya çalışılmıştır. Toplumsal değişme kaçınılmaz bir olgudur. İlkel toplumdan bilgi toplumüna bir çok değişmelere tanık olunmuştur. Toplumsal, ekonomik ve politik yapı ve işleyişlerinde görülen değişim süreci, bugünün de en belirgin özelliklerinden biridir. Günümüzde tüm sistemler ve bunlara ilişkin bilgi ve değerler hızla değişmektedir. (Akç, 1992, s. 12) Bugün, onşekizinci yüzyılın sonlarında yaşanmaya başlanan sanayi toplumu kavramı, yerini, bilgi toplumu kavramına bırakmıştır, içinde bulunduğumuz dönemin özelliği, bilginin ön plana çıkmasıdır. Dolayısıyla dönemin toplumuna da “bilgi toplumu” denilmektedir. (Dura, 1990)
https://dergipark.org.tr/tr/pub/selcuksbmyd/issue/11290/134930
Demokratik devlet ve toplum anlayışının bir ürünü olan sivil toplum kuruluşları, bir sosyal kurum olarak devletin eğitimde yetişemediği alanlarda devreye girerek maddi ve manevi destek sağlamışlardır. Demokrasi, insan hakları, toplumun kalkınması, halkın sivil kuruluşlar e-liyle yönetime katılması gibi kavramlar sivil toplum anlayışına bağlı o-larak ön plana çıkmıştır. Bu toplum içinde grubun üyeleri olan bireyleri, onun adına temsil ederek haklarını koruyan, istek ve beklentilerini kamuoyuna, yürütme organına, yasamaya ileten demokratik örgütler vardır. Bu örgütlerin eğitim sistemine katkıları hem politika üretmek hem de maddi katkı sağlamak şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/amader/issue/72645/1110762
Günümüz Batı müziğinin temel enstrümanı olan piyano, çok boyutlu müziksel fonksiyonlarıyla her tür müzikte kullanılabilecek yapıdadır. Özellikle Bach’ın öncülük ettiği tampere akort sisteminin kabul görmesi ve 19. yüzyıl ortalarında teknik evrimini tamamlamasıyla birlikte piyano, günümüzde en yaygın kullanılan enstrümanlardan biri olmuştur. Bu tarihsel süreçte, piyanonun eğitim sistemi de Batı müziği içerisinde genel kabul gören bir standardizasyona kavuşmuştur. Tek sesli bir müzik olan geleneksel Türk müziğinde piyano kullanımı özellikle Cumhuriyet sonrası artmıştır. İstanbul Radyosu bu konuda öncü konumundadır. Ancak piyano genelde bir Türk müziği enstrümanı olarak kabul edilmediğinden ve bu alanda oturmuş bir eğitim sistemi bulunmadığından, icranın niteliği piyanistin eğitimi ve yetenekleri doğrultusunda şekillenmektedir. Bu çalışma, öncelikle piyanonun tarihsel evrimini ve Türk müziği çalan piyanistleri kısaca incelemektedir. Bu bölümlerde tarihsel araştırma modeli kullanılmıştır. Sonrasında da piyanoyla Türk müziği icrasının üst düzeyde yapılabilmesi ve bu alanda bir standart oluşabilmesi adına bazı önerilerde bulunmaktadır. Bu bölümde ise betimsel araştırma modeli kullanılmıştır. Çalışmanın amacı geleneksel Türk müziğinin piyano ile icrasında bir standart oluşmasına katkı sağlamak olup, kapsamı da bununla sınırlıdır. Genel kabul gören bir eğitim sistemi oluşması da en temel bulgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/eypd/issue/67243/842159
Bu çalışmada küreselleşme, sanayileşme sonucu ortaya çıkan ve sosyal hizmet alanının olmazsa olmazı Sivil Toplum Kuruluşlarının Türk Eğitim Sistemi içerisinde nasıl ve ne şekilde yer aldığı, rolleri ve katkılarının neler olduğu incelenmiştir. Sosyal hizmetin profesyonel bir meslek/alan olarak ortaya çıktığı 1900’lü yılların sonrasında, özellikle 1929 Ekonomik krizi sonrasında önem kazanan sendikalaşma ve büyük (üye sayısı fazla) sivil toplum kuruluşlarının, insan yaşamının her alanında olduğu gibi eğitim alanında da önemli bir yere sahip olduğu görülmüştür. Eğitim bir toplumun kültürünü, geçmişini bir sonraki kuşağa aktarılmasını sağlamanın yanında, toplumun geleceğini de şekillendirmektedir. Bu nedenle toplumlar kendini yöneten devletlerin oluşturdukları Milli Eğitim Sistemleri ile eğitim görmekte ve şekil almaktadır. Dünya üzerindeki her millet, kendi milli değer, kültür ve yargılarını bu milli eğitim sistemleri ile kuşaktan kuşağa aktarmaktadır. Türk Eğitim Sistemi de Türk milli değer, kültür ve yargılarını kuşaktan kuşağa aktarmayı sağlayan milli eğitim sistemini oluşturmaktadır. Sivil Toplum Kuruluşlarını tanımak ve tanımlamak için sivil toplum olgusunu algılamak gerekmektedir. Sivil toplum kavramı yaşanılan zamana göre farklı tanımlar almış, farklı kavramlar yerine kullanılmıştır. Eski Yunan döneminde sivil toplum olgusu farklı, sanayileşme döneminde farklı tanımlanmış ve günümüzde farklı tanımlanmaktadır. Sivil toplum ile eğitim sistemi birbiri ile alakası olmayan kavramlar gibi görünse de önemli kesişme noktaları olan kavramlardır. Her iki olgu da içinde bulundukları toplumun yaşayışını, ilerleyişini, gelişimini ve geçmişini ele almaktadır. Hem sivil toplum hem de eğitim sistemi toplumun daha iyi şartlarda yaşamasını hedeflemektedir. İşte bu nedenle sivil toplumun eğitim sistemi içerinde Sivil Toplum Kuruluşları aracılığıyla yer almaktadır. STK’ların Türk Eğitim Sistemi içerinde yer almasının hem eğitim sistemine hem de sivil topluma fayda sağladığı görülmektedir. Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda ise STK’ların daha fazla Türk Eğitim Sistemi içerisinde yer alacağı öngörülmektedir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/aamd/issue/61083/907138
1918 yılı, karanlığın hakim olduğu ve umutların eridiği bir yıldır. Bu karanlıklar ve umutsuzluklar ortamında, Mustafa Kemal Paşa için tükenmez inanç kaynağı, yüreğini kaplayan derin millet sevgisi ile Türk gençliğine duyduğu sonsuz güvendir. Birinci Dünya Savaşı'nın felâketli sonuçlar doğurduğu, en ateşli vatanseverlerin güçsüz kaldığı ve umutlarının söndüğü günlerde bile O, Türk Milleti'nin ve Türk gençliğinin başaracağına dair inancını kaybetmemiştir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47899/605648
Avustralya’ya göçmen olarak gidip oraya yerleşmiş 100.000’e yakın vatandaşımız var. Bunlar er veya geç Türkiye’ye dönmek istemektedirler. Kuşkusuz orada kaldıkları bu geçici sürede çocukları olmuş ve onların eğitimi sorunu ortaya çıkmıştır. Yada çocukları Türkiye’de doğmuş, burada bir süre eğitim gördükten sonra oyaya gitmişler. Yâni, gidenlerin kendilerinden çok, çocuklarının eğitimi sorunu orada gündeme gelmiştir. Avustralya Hükümeti, sadece Türklerin çocuklarının eğitimi değil, diğer etnik grupların çocuklarının eğitimi sorunu ile kaışdaşmıştır. Böylece, orada bulunan tüm etnik grupların çocuklarının eğitimi, Avustralya Hükümetini, bu konuda genel bir politika izlemeye zorunlu kılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunitaed/issue/2851/39437
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/sosekev/issue/71386/1147788
Toplumu oluşturan bireylerin hayat biçimlerini maddi ve manevi olarak etkileyen, geçmişten günümüze toplumun üyeleri tarafından öğrenilerek paylaşılan kültür, içinde yaşadığı toplumda gelişmekte, toplumsal çoğunluğun temel olarak benimsediği yaşam şekillerinden meydana gelmektedir. Her toplumun kendisine özgü bir kültüre sahip olması, siyasal uygulamaların da yine aynı şekilde o topluma özgü özellikler kazanmasını sağlamaktadır. Bu uygulamaların başında hükümet sistemi gelmektedir. Bir ülkenin sahip olduğu hükümet sistemi o ülkenin siyasal dinamiklerine, siyasal yapı ve kurumlarına, bireylerin siyasal tutum ve eğilimlerine, demokratik olgunluğuna kadar uzanan geniş yapısal faktörlerle yani bu unsurların tamamını kapsayan siyasal kültürle yakından ilişkilidir. Çalışmanın amacı, siyasal kültür ile hükümet sistemi arasındaki ilişkinin boyutlarını ortaya koyarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni Türk siyasal kültürünün dinamikleri çerçevesinde ele almaktır. Bu kapsamda çalışmada, hükümet sistemi tercihi yapılırken ilgili ülkenin siyasal kültürünün dikkate alınması gerektiği kabulünden yola çıkılarak, Türk siyasal kültürünü oluşturan temel unsurlar incelenmiş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin söz konusu kültür ile uyumu noktasında avantaj ve dezavantajları ortaya koyulmuştur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48143/608998
İsveç 449.964 km2 yüzölçümü ile Avrupa’nın dördüncü büyük ülkesi. Ülkenin 8.4 milyon nüfusunun %.83’ü kentlerde oturuyor. İsveç 23 İl Genel Meclisi bölgesine ve 284 Belediye bölgesine ayrılmış. Sağlık hizmetleri il genel meclisinin görev alanına giriyor, buna karşılık eğitim hizmetleri belediyenin İlinde. Belediyelerin zorunlu görevlerinin başında, okullar vejanadili eğitimi, çocuk yuvaları, yetişkinlerin eğitimi, kültürel etkinlikler, serbest zaman uğraşları, kütüphaneler, spor alanları, sakatların ve yaşlıların bakımı gelmektedir. Dünyadaki en uzun yaşam beklentisi İsveç’tedir. 1985 sayılarına göre İsveç’te yaşam beklentisi kadınlar için 80, erkekler için 74 yıldır. Günümüzde 65 yaşın üstündeki İsveçlilerin genel nüfus içindeki oranı % 17 dolayındadır. Uzun ömüıiiilük İsveç’te yaşamboyu eğitim etkinliklerinin önemini arttırmıştır, l
https://dergipark.org.tr/tr/pub/tws/issue/73275/1132474
Günümüz Türk Ordusunun tarihsel kökenleri çok eskiye dayansa da organizasyon yapısı ve subay yetiştirme modellerini anlamak için 19’uncu yüzyılın ilk dönemini yani Yeniçeri teşkilatının kaldırılmasından sonra meydana gelen gelişmeleri incelemek gerekir. 1834’de Harp Okulu ve 1848’de Harp Akademisinin kuruluşu ile birlikte sırasıyla Fransız, Alman ve Amerikan modellerine göre tasarlanan subay eğitim-öğretim modelinin anlaşılabilmesi için eğitim-öğretim ilkeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çalışma nitelikli bir subaylar grubu yetiştirmek için gereken akademik öğrenim-askeri eğitim dengesi ve birbiriyle bağlantılı müfredat oluşturulması, dönüşümlü görev, ileri seviye subay eğitimine yeterli sayıda subayı tefrik etmek ve ayrıca eğitim-öğretim metotlarını birer değişken olarak kabul ederek subay eğitim-öğretim modelini diğer ülkelerle karşılaştırmalı bir yöntemle analiz etmektedir. Dolayısıyla her değişimde ortaya çıkan yeni modelin yeterliliğini ölçmeyi hedeflemektedir. Başlangıçtan itibaren Fransız, Alman ve Amerikan modellerini tecrübe eden tek kuvvet olması ve sayısal büyüklüğü itibariyle Kara Kuvvetleri ve komuta kademesini oluşturması nedeniyle ağırlıklı olarak kurmay subay eğitim-öğretimi çalışmanın odağındadır. Çalışmada arşiv belgeleri, resmi askeri yayınlar, konuyla ilgili yerli ve yabancı kaynaklar ve subaylarla yapılan mülakatlardan faydalanılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kefad/issue/59386/853999
Bu çalışmanın amacı, Türk eğitim sisteminin temel sorunlarının eğitim paydaşlarının görüşleri doğrultusunda ortaya konmasıdır. Çalışmada, nitel araştırma desenlerinden biri olan olgubilim (fenomenoloji) kullanılmıştır. Çalışma grubu, maksimum çeşitlilik örneklemesine göre belirlenen 120 kişiden oluşmaktadır. Türk eğitim sistemi içerisinde farklı rolleri bulunan paydaşların (öğrenci, öğretmen, okul yöneticisi, veli, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve öğretim elemanı) çalışma grubuna dâhil edilmesi ile çeşitlilik sağlanmıştır. Araştırmanın verileri yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın geçerliğini ve güvenirliğini sağlamaya yönelik çeşitli uygulamalara başvurulmuştur. Katılımcıların görüşleri doğrultusunda Türk eğitim sisteminin 42 temel sorununun olduğu tespit edilmiştir. Bu sorunlar içerisinde, sistemde yaşanan sık değişiklikler, nitelikli öğretmen yetişmemesi, aile desteğinin yetersiz olması, siyasi müdahaleler, kişisel özelliklerin göz ardı edilmesi, kalabalık sınıflar, öğretmenlerde yetersiz mesleki gelişim ve 12 yıllık zorunlu eğitim en sık vurgulanan sorunlardır. Türk eğitim sistemine ilişkin belirlenen 42 temel sorun yönetsel, öğretmen ve öğretmen eğitimi, eğitim-öğretim süreci, ailevi ve toplumsal, fiziksel altyapı ve materyal, eğitim programı, finansman ve mesleki eğitim olmak üzere 8 kategoride toplanmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlar ve yapılan tartışmalar ışığında uygulayıcılara ve araştırmacılara yönelik öneriler sunulmuştur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/yyuefd/issue/59626/919424
Bu araştırmanın amacı, akademisyenlerin ve öğretmenlerin Türk eğitim sistemine ilişkin algılarını metaforlar aracılığıyla ortaya koymaktır. Araştırmanın verileri, 2018-2019 bahar döneminde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde görev yapan dokuz akademisyen ile Van ili İpekyolu, Tuşba ve Edremit ilçelerinde anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde görev yapan 54 öğretmenden toplanmıştır. Araştırmada, nitel araştırma yöntemi kullanılmış, olgubilim (fenomenoloji) araştırmanın deseni olarak seçilmiştir. Toplanan veriler içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Eğitimciler, Türk eğitim sistemini yapboz, bukalemun, yazboz tahtası, fabrika, makine gibi metaforlarla açıklamıştır. Eğitimcilerin oluşturduğu metaforlar reformların sıklığı ve uzun vadeli sonuç üretememesi, körelticilik, karmaşık ve girift yapı, tektipleştiricilik kategorileri altında toplanmıştır. Ayrıca Türk eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda eğitimciler, asırlık çınar, sağlam bir bina, Finlandiya eğitim sistemi, bina temeli, anne, su gibi metaforlar üretmişlerdir. Bu metaforlar ise devamlılık ve sağlamlık, bireyselleştiricilik, yararlılık, özgürleştiricilik, ahenklik gibi kategoriler altında toplanmıştır. Araştırma sonucunda eğitimcilerin Türk eğitim sisteminin sık sık değişikliğe uğradığı, karmaşık bir yapıda olduğu, bireyi köreltici ve tektipleştirici bir sistem olduğu yönünde bir algıya sahip oldukları tespit edilmiştir. Öte yandan Türk eğitim sisteminin devamlılığı ve sağlam yapıda olmasının yanında sistemin yararlı, bireyselleştirici ve özgürleştirici olması gerektiği vurgusu öne çıkmaktadır. Eğitim sisteminde yapılan değişikliklerin uzun erimli olmaması, söz konusu değişikliklerin eğitimciler tarafından benimsen(e)memesine yol açmaktadır. Yapılan değişikliklerin sonuçlarının görülmeden yeni değişikliklere gidilmesinin eğitimde devamlılığın yitirilmesi algısını doğurması, araştırmanın bir diğer sonucudur.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48687/619479
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kefad/issue/59105/850595
Türk Eğitim Sistemi kavramı eğitim bilimleri alanında bir çatı kavram olarak değerlendirilebileceğinden dolayı Türkçe öğretmeni olarak eğitim sisteminde görev yapacak olan Türkçe öğretmeni adaylarının Türk Eğitim Sistemi kavramına yönelik algılarının metaforlar aracılığıyla tespit edilmesi önemli görülmüştür. Bu araştırmanın amacı, Türkçe öğretmeni adaylarının Türk Eğitim Sistemi kavramına yönelik sahip oldukları algıları metaforlar aracılığıyla incelemektir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgubilim deseni tercih edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Programında 4. sınıf düzeyinde öğrenim gören 50 öğretmen adayı oluşturmuştur. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde önceden belirlenen kavramsal kategoriler olmadığı için ve araştırmacı tarafından verilere göre kategorilerin oluşturulacağından dolayı bu araştırmada içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan Türkçe öğretmeni adayları, Türk Eğitim Sistemi olgusuna yönelik 38 farklı olmak üzere 50 metafor geliştirmiştir. Bu metaforların gerekçeleri dikkate alınarak oluşturulan 5 kategori; Değişken Bir Yapı Olarak, Yoğun ve Düzensiz/Karışık Bir Yapı Olarak, Sorunlu Bir Yapı Olarak, Gelişim Gösteremeyen Bir Yapı Olarak ve İşlevsiz Bir Yapı Olarak Türk Eğitim Sistemi şeklindedir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/hefder/issue/77460/1297018
Singapur, reformlar sayesinde teknolojik gelişmişlik ve eğitim sistemi açısından dünyada birinci olmayı başaran bir ülkedir. Türkiye ise Singapur'dan önce bağımsızlığını kazanmış ve birçok alanda reformlar yapabilmiş, ancak teknolojik ve eğitimsel olarak istenilen hedeflere ulaşamamıştır. Bu çalışmada, PISA ve Legatum Enstitü Gelişim Endeksi gibi uluslararası sıralamalarda üst sıralarda yer alan Singapur eğitim sisteminde öğretmenlik mesleği incelenmiş ve Türkiye'deki öğretmenlik mesleği ile karşılaştırılmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan literatür tarama tekniği kullanılmıştır. Çalışma, merkezi bir eğitim sistemine sahip Singapur'da okullara kısmi özerklik verildiğini, yüksek performanslı öğrencilerin öğretmenlik mesleğine alındığını ve mesleğin tüm kariyer aşamalarında teşvik edildiğini ortaya koymuştur. Singapur eğitim sisteminde olduğu gibi Türk eğitim sisteminde de öğretmenlik mesleğinin toplumsal statüsü yükseltilmeli ve öğretmen olarak çalışmak isteyen öğrenciler seçilerek yetiştirilmelidir. Ayrıca başarılı öğrenciler öğretmenlik mesleği ile tanıştırılmalı ve öğretmenlik toplumsal bir değer olarak kabul edilerek hak ettiği statüye kavuşturulmalıdır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47919/606292
Türk Eğitim Sisteminde teftişin bütünleştirilmesini ele alarak yeni bir teftiş modeli teklif edilen bu çabşmada önce bugün yapılan teftişin yasal temelleri bem “Bakanlık Müfettişliği” bem de “İlköğretim Müfettişliği” açısından ele alınmıştır. Daba sonra ber iki teftiş sistemi karşılaştırıldıktan sonra teftişin birleştirilip bütünleştirilmesi için bugüne kadar yapılan çalışmalar ortaya konarak yeni bir “Bakanlık Müfettişliği ile İlköğretim Müfettişliğini Bütünleştirme Modeli” teklif edilmiştir.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48619/617797
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48619/617723
.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunikkefd/issue/2774/37159
Toplam Kalite Yönetimi dünyanın her yerinde uygulanan bir yönetim felsefesidir. Bu yönetim felsefesiyle örgütler en iyi ürünü/hizmeti sunmayı amaçlamaktadırlar. Toplam Kalite Yönetimi eğitim örgütlerinde de uygulanır hâle gelmiştir. Eğitim örgütlerinde uygulanmasındaki amaç ise eğitimin mevcut sorunlarını çözmek ve eğitimin kalkınmanın anahtarı olduğu gerçeğinden hareketle eğitimin kalitesini artırmaktır. Dünyadaki tüm eğitim sistemlerinde olduğu gibi Türk Eğitim Sisteminde de Toplam Kalite Yönetimi uygulamasına geçilmiştir. Bu çalışmada genel olarak eğitim kurumlarının ve Türk Eğitim Sisteminin Toplam Kalite Yönetimine olan ihtiyacı uygulanması tartışılmıştır.
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/47555/601489
Bu çalışmada araştırma eğitimi ve Türk Eğitim Sistemindeki yeri kısaca tartışılmaya çalışılmıştır. Toplumsal değişme kaçınılmaz bir olgudur. İlkel toplumdan bilgi toplumüna bir çok değişmelere tanık olunmuştur. Toplumsal, ekonomik ve politik yapı ve işleyişlerinde görülen değişim süreci, bugünün de en belirgin özelliklerinden biridir. Günümüzde tüm sistemler ve bunlara ilişkin bilgi ve değerler hızla değişmektedir. (Akç, 1992, s. 12) Bugün, onşekizinci yüzyılın sonlarında yaşanmaya başlanan sanayi toplumu kavramı, yerini, bilgi toplumu kavramına bırakmıştır, içinde bulunduğumuz dönemin özelliği, bilginin ön plana çıkmasıdır. Dolayısıyla dönemin toplumuna da “bilgi toplumu” denilmektedir. (Dura, 1990)
README.md exists but content is empty. Use the Edit dataset card button to edit it.
Downloads last month
30
Edit dataset card