Article Link
stringclasses
74 values
text
stringclasses
72 values
label
stringclasses
4 values
https://dergipark.org.tr/tr/pub/tarmak/issue/72329/1092086
Savaşlar, iklim değişikliği, salgın hastalıklar, kaçınılmaz politik göçler, dünya nüfusunun artması, nüfusun kırsal alanlardan şehirlere göçü ve yaşlanan nüfus, gıda ihtiyacının artmasına neden olmaktadır. Tarımda işçilik maliyetlerinin artışı, tarımsal faaliyetlerin fiziksel zorluğu ve tekrarlanan işlerden oluşması, tarımda mekatronik ve robotik uygulamaların artmasına neden olmuştur. Robotik ve mekatronik uygulamalar, tarımsal ürün tedarikinde verimliliği artırmakla birlikte, sosyal ve çevresel faydalar da sağlamaktadır. Pestisit ve herbisit kullanımını engelleyen robotik yabancı ot ayıklama uygulamaları ve hassas püskürtücü sistemler gibi uygulamalarda doğrudan pozitif çevresel bir etki saplamaktadır. Çalışmada, Dijital Tarım, Tarım 4.0, Akıllı Tarım, Tarımsal Robotik ve Otonom Sistemler ile ilgili yakın zamanda yayımlanmış olan literatür taraması yapılarak, teorik, laboratuvar ve saha uygulamaları içeren makaleler incelenmiştir. Bu çalışmada, dünyada, son on yılda dijital/akıllı/robotik tarımda yükselen trendler, bu alanda karşılaşılan temel zorluklar ve geleceğin tarımsal uygulanmalarını destekleyecek kurumlar arası ortak bir stratejinin nasıl geliştirilebileceğine dair sorulara cevap aranmıştır. Dijital tarım, akıllı tarım, robotik tarım, tarım 4.0, hassas tarım gibi birçok kavramın kullanıldığı bir dönemde, kurumlar arası bir iş birliği ve iş bölümüne ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Ulusal anlamda ise, kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler belirlenerek üniversiteler, tarım bakanlığı ve TÜBİTAK gibi kurumlar arası iş bölümü yapılması bilgi kirliliği ve kavram kargaşasının önüne geçerek zaman kaybını azaltacaktır.
tarim
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neusbf/issue/81358/1383018
İnsanların yerleşik hayata geçmesi ile birlikte tarım da önemli bir unsur haline gelmiştir. Tarım insanların ihtiyacı olan gıda maddelerini üretmesi sebebiyle büyük bir öneme sahiptir. Dolayısıyla dünyada tarım sektörünün geçmişten günümüze her zaman önemli yeri olmuştur. Türkiye ise yer aldığı coğrafi konum gereği tarıma elverişli bir ülkedir. Farklı iklim şartlarının bulunması ve buna dayalı olarak ürün çeşitliliğinin fazla olması, kadim tarım kültürü ve endemik tür zenginliği açısından Türkiye tarım sektöründe büyük bir potansiyele sahiptir. Türkiye’de mevcut tarım politikalarının değerlendirilebilmesi ve yeni politikalara yön verilebilmesi açısından geçmiş dönemlerde uygulanan tarım politikalarının incelenmesi önem arz etmektedir. Tarım politikalarının başarılı olması ülkenin gelişmesi ve kalkınması ile doğrudan ilgilidir. Bu bağlamda çalışmada Türkiye’nin yüzüncü yılında geçmişten günümüze tarım politikalarının incelenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmada cumhuriyet öncesi ve cumhuriyettin ilanından günümüze tarım politikalarının değişimi incelenecektir. Türkiye’de geçmişte gerçekleştirilen tarım politikaları ve mevcut tarım politikalarının muhtemel politikaların planlanması açısından incelenmesinin önemli olacağı düşünülmektedir.
tarim
https://dergipark.org.tr/tr/pub/gopzfd/issue/65806/1024219
Robotların tarımsal faaliyetlerde kullanımı insan iş gücünü azaltırken, çiftçi refahını, üretimin daha verimli ve kaliteli yapılmasını sağlamaktadır. Geliştirilen tarım robotunun tarlada bitki sıra aralarında bitkilere zarar vermeden kendi kendine hareket edebilmesi amacıyla, gerekli olan sensör, kamera ve motorların laboratuvar testleri yapılmıştır. Motor hız kontrolü, ileri-geri ve sağa-sola yönelme fonksiyonları, algoritmalarda kullanılması gereken optimum sensör sayıları ve yerleşimleri belirlenmiştir. Hareket esnasında gerçek zamanlı görüntü işleme ile işaretli bitkileri ayırt edilebilmektedir. Tarım robotu, üzerine yapılacak ilave mekanizmalar ile hastalık tespiti, yabancı ot tespiti ve ilaçlama gibi tarımsal işlemleri yapabilecektir.
tarim
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunizfd/issue/2932/40573
Dünyada organik tarım hızla gelişmekte ve yaklaşık 120 ülkede, 32 milyon hektarlık alanda organik tarım yapılmaktadır. 28.7 milyar $’lık organik ürün pazarında Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri en büyük pazar payına sahiptirler. Türkiye’de, 1994 yılında yayınlanan ilk organik tarım yönetmeliğini takiben organik tarım alanında ciddi gelişmeler sağlanmıştır. 2005 yıllında 203 811 hektarlık alanda 421 934 ton organik ürün üretilmiştir. Yurtdışına ihraç edilen 9 319 ton organik üründen 23 230 259 $ bir gelir sağlanmıştır. Bununla birlikte ülkemiz, bitkisel üretimdeki çeşitlilik, doğal çayır ve mer’a alanlarının mevcudiyeti, büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığı ve yeterli işgücüne sahip olması nedeniyle organik tarım alanında önemli bir potansiyele sahiptir. Türkiye sahip olduğu bu potansiyelden dolayı, organik ürün pazarından daha çok pay alması gerekmektedir. Organik ürün pazar payının yükseltilmesi için çiftçilerin örgütlenmesi, organik tarım ilgili eğitim ve danışmanlık hizmeti, kontrol ve sertifikasyon kuruşlarının sayısı ve yapısı, organik tarımla ilgili şeffaf ve akıcı veri toplama ağlarının oluşturulması, organik tarım yapan işletmelerin yapısal özellikleri ve akredite laboratuarlarla ilgili konularda acilen çözülmesi gereken problemler vardır.
tarim
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kujs/issue/30866/335420
Dünya da artan nüfusa bağlı olarak toplumun yeterince beslenebilmesi için özellikle sanayi devrimi sonrası yapılan buluşlara paralel olarak tarım sektöründe de ‘‘yeşil devrim’’ olarak adlandırılan ve üretimde büyük çaplı artışlara yol açan pek çok gelişme görüldü. Ancak yapılan bu tarımsal uygulamaların bünyesinde yoğun gübreleme, kimyasal ilaç, herbisit ve pestisit kullanımı, hormon ve vitamin takviyesi gibi bitkilerde ve toprağın bünyesinde on yıllar sonra meydana gelen yapısal bozuklukların görüldüğü anlaşıldı. Buna paralel olarak bunları tüketen diğer hayvan ve nihayet insanda hastalıklara daha kolay yakalanma, immun sisteminin zayıflaması ve hatta genetik yapıda bozulmalara kadar gidebilen olaylar zincirinin başlamasına kaynaklık etmiştir. Bunları gösteren çalışmaların bilim insanlarınca ortaya konulması, yukarıda sayılan tüm girdileri yok sayan ve tamamıyla doğal üretim felsefesini benimsemiş olan ekolojik tarıma olan ilginin artmasına neden olmuştur. İnsanlarda artan ‘‘sağlıklı gıda, sağlıklı yaşam’’ düşüncesi ekolojik ürünlere olan talebin artmasına ve bu vesile ile üretim alanları ve üretici sayısının artışını da beraberinde getirmiştir.
tarim
https://dergipark.org.tr/tr/pub/huniibf/issue/30223/326869
Kronik bütçe açıklan ile yüksek enflasyona, 1990’lı yılların sonunda bir de ekonomik durgunluk eklenince, Türkiye IMF'nin kapısını çalmak zorunda kalmıştır. Bu çerçevede, Aralık 1999 tarihinde IMF'ye, anti-enflasyonist bir ekonomi programı içeren bir niyet mektubu sünulmuştur. Mektubun bir bölümü, "tarım reformu”na ayrılmıştır, Antienflasyonist bir ekonomi programı gereği olarak kamu finansman yükünü azaltmayı amaçlayan yeni politikalar, tarımsa] destek sisteminde çok önemli değişiklikler öngörmektedir. Tarımın özgün koşullarından ve yapısal sorunlarından kopuk bir zeminde, tamamen finansal kaygılardan hareketle oluşturulmuş söz konusu tarım reformu, Türk tarımını ister istemez olumsuz bir biçimde etkileyecektir. Ancak, geleneksel tarım politikaları da çoktandır etkinliklerini kaybetmiş bulunmaktadır. Ekonomik israfa ve politik istismara açık bu politikalar, tarım kesimine yapılan devlet desteğinin çok üzerinde bir kamu finansman yüküne neden olmaktadır. Bu durumda? yeni bir yüzyıla girerken, ülke içi koşulları ve dış kısıtları gözeten, daha da önemlisi politik kaygıları aşabilen "yeni tarım politikaları” bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
tarim
https://dergipark.org.tr/tr/pub/gopzfd/issue/65828/1024391
Üretim faktörlerinden biri olan ve günümüzde önemini giderek artıran sermaye, halk arasında servet ve çoğunlukla para anlamında kullanılırken, ekonomistler doğada serbest biçimde bulunmayan fakat insan tarafından üretilmiş üretim araçları olarak tanımlamaktadır. Tarım işletmelerinde herhangi bir sermayenin yetersizliği ya da fazlalığı, işletmelerin başarılı çalışmalarını olumsuz yönde etkilemektedir. İşletmelerin şekline ve üretimin ağırlık noktasına göre farklılık gösterseler de, genel olarak rasyonel çalışan işletmelerde aktif sermayenin yarısını çiftlik sermayesinin, diğer yarısını işletme sermayesinin oluşturması arzu edilmektedir. Eskişehir’de tarım işletmelerinin sermaye yapılarını belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmada 117 işletme incelenmiş aktif sermayenin işletmeler ortalamasında % 68,81’ini çiftlik sermayesinin, % 31,19’unu işletme sermayesinin oluşturduğu belirlenmiştir. Aktif sermayenin % 48,55’i toprak sermayesi, % 16,80’i bina sermayesi, % 15,21’i alet ve makine sermayesi ve % 10,81’i hayvan sermayesinden oluşmaktadır. İşletmeler genelinde sermayenin % 88,27’si öz sermayeden, % 11,73’ü ise yabancı sermayeden meydana gelmektedir.
tarim
https://dergipark.org.tr/tr/pub/bujoe/issue/83031/1298994
Son otuz yılda Türk yükseköğretim sistemi, üniversitesiz şehir olmasın gibi bir yaklaşımla muazzam bir gelişme göstermiştir. Daha önce kurulan üniversitelere ek olarak, Cumhuriyet döneminde toplam üniversite sayısı 209'a yükseldi. Ufukta çok sayıda yeni özel ve devlet üniversitesi görünüyor. Ancak, bu sayısal genişlemenin olumlu etkisi araştırılması gereken bir soru olarak karşımızdadır. Bu çalışmanın çıkış noktası, birbirini tekrar eden üniversite ve her civar ilde aynı/benzer tarzda üniversite kurulmaması düşüncesinden hareketle yapılmaktadır. Bu araştırmanın yoğunlaşması, homotetik (tek tipleşmiş) üniversiteleri şehir şehir çoğaltmak yerine, esas olarak tematik üniversiteler kavramına vurgu yapmaktır. Bu nedenle, araştırmacılar program geliştirme, yükseköğretim ve tarım disiplinlerini aynı çatı altında toplamayı düşünmüşlerdir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden olgu bilim deseni kullanılmıştır. Her veri toplama oturumundan sonra sürekli analitik kod çözme, bir sonraki veri toplama sürecini aydınlatmıştır. Toplanan veriler altı farklı tarımsal yükseköğretim yaklaşımı ile duyulan ihtiyaçla ilgili ilginç sonuçlar vermiştir; uygulama odaklı yaklaşımlar, kalkınma odaklı yaklaşımlar, işbirliği odaklı yaklaşımlar, bölgesel ilerleme odaklı yaklaşımlar, araştırma odaklı yaklaşımlar ve tematik üniversite yaklaşımı. Ayrıca, katılımcılar mevcut ziraat fakültelerinin belirli bir ziraat üniversitesi altında toplanacağından bahsetmişlerdir. Bunun yanında veriler kategorize edildiğinde tarımsal işletmecilik, tarımsal pazarlama, argo-mühendislik, tarımsal genetik vb. tarımsal yoğunlaşma ile mevcut üniversitelerin farklı bölümlerine yönelik öneriler de tarımsal üniversite çatısı altında toplanmasını önermişlerdir.
tarim
https://dergipark.org.tr/tr/pub/anadoluibfd/issue/48486/614598
Bu çalışmada; Türkiye ekonomisinde ve tarım sektöründe önemli role sahip olan tarım politikaları; amaçları, araçları ve ilişkileri ele alınarak incelenmiştir. Tarım sektörünün ülke ekonomisi açısından önemi, uygulanan çeşitli destekleme politikaları ve sorunları değerlendirilmiştir. Üretimin ve kalitenin arttırılarak uluslararası rekabetin sağlanabilmesi ıçın tarım politikalarına öneriler sunulmuştur. Tarım sektörünün geleceği açısından tarım politikalarında düzenlemelerin hızla yapılması ve tarımda yeniden yapılanmanın gerekli olduğu vurgulanmıştır.
tarim