Article Link
stringclasses 74
values | text
stringclasses 72
values | label
stringclasses 4
values |
---|---|---|
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auhfd/issue/86554/1437311 | Bu çalışmada, hukukçu kimliğinin oluşmasında hukuk eğitiminin temel belirleyici olduğuna ilişkin iddiadan yola çıkılarak, kabul edilmektedir. Bu kabule bağlı olarak hukuk eğitiminde hukuk etiği öğretiminin yeri ve önemi tartışılmaktadır. Hukuk eğitimi temel ve mesleki eğitim olarak ikiye ayrılmış ve bu ayrım çerçevesinde hukuk etiğinin hukuk eğitimindeki yeri analiz edilmiştir. Temel hukuk eğitiminde hukuk etiğinin yeri bölümünde, felsefi hukuk etiği ile hukuk felsefesindeki öncü yaklaşımlar referans alınmıştır. Bu doğrultuda hukuk eğitiminde hukuki pozitivist bakış açılarından dışlayıcı ve kapsayıcı hukuki pozitivist bakış açıları bağlamında hukuk etiği derslerinin içeriği değerlendirilmiştir. Dışlayıcı hukuki pozitivist perspektiften kurgulanan hukuk etiği eğitiminin kural temelli olmasının sakıncaları ortaya konulmuştur. Daha sonra kapsayıcı hukuk pozitivizm temelli hukuk etiği derslerinin felsefi hukuk etiğini içereceğini ve hukuk eğitimi alan kişilerin hukuk etiği farkındalığını arttırmada daha etkili olabileceği iddia edilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümde hukuk meslek eğitimi içerisinde hukuk etiğinin yeri, felsefi hukuk etiği, hukuk etiği kodlarına dayanılarak ortaya konulmuştur. Gerek felsefi boyutuyla ve gerekse normatif boyutuyla hukuk etiği, hukukçu adaylarının hukuk eğitiminde ve hukukçuların (avukat, savcı hâkim, noter vb.) mesleki eğitimlerinin önemli bir parçası olduğu tespit edilerek çalışma sonlandırılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ebyuhfd/issue/63553/970270 | Bir araştırma konusu olarak hukuk kültürü, hem teorik hem de metodolojik problemlerle ilgilidir. Karşılaştırmalı hukuk sosyolojisi ise, hukuk kültürünün teorik yönleriyle ilgili olduğu kadar, hukuk kültürünün görünen yönlerindeki metodolojik problemlerin analiz edilmesini de hedeflemektedir. Bu çatışmada hukuk kültürü kavramı ve bu kavramın değişik kullanımları üzerinde durulmuştur. Burada özellikle belli başlı Amerikan hukuk ve toplum bilimcilerinin ve Avrupalı hukuk sosyologlarının hukuk kültürü kavramı üzerindeki tartışmaları üzerinde odaklaşılmıştır. Genel olarak dava oranları, hukuki kurumlara yönelik tutumlar, ceza oranları, hukuku kimin talep etmesi gerektiği hakkındaki varsayımlar, çocuk davalarını soruşturma uygulamaları, karşılaştırmalı hukuk sistemleri içindeki avukat imajı benzerlikleri ve farklılıkları, hukuki bilinç ve hukuk ideolojisi gibi sorunların çoğu hukuk kültürünün değişik boyutları kapsamında değerlendirilir. Bu bakımdan bu çalışmada hukuk kültürlerinin farklı inceleme yollarının ortaya konması ve bir diğer perspektiften diğer hukuk kültürüne bakış üzerinde durulmuştur. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/75050/1199835 | Hukuk analitiği, son yıllarda gelişmekte olan bir hesaplamalı hukuk alanıdır. Temelini 1980’lerdeki bilirkişi sistemlerinden alan hukuk analitiği, zamanla matematik ile daha çok iç içe geçmiş, başta istatistik olmak üzere matematiğin çeşitli alanlarından etkilenmiştir. Son olarak da makina öğrenmesi tekniği ile bir çok problemini aşan hukuk analitiği, şimdilerde yapay zekanın gelişmekte olan araçlarını kullanmaktadır. Hukuk analitiğinin ve hukuki verinin kullanılmasının önünün açılması ile empirik hukuk çalışmaları ve hukukta sosyal ağ analizi gibi konularda hukuk çalışmalarının gündemine girmiştir. Araştırmada çeşitli hukuk felsefesi konularına değinilmiş, makina öğrenmesi ve matematiğin hukuka etkisi incelenmiş ve sonuç olarak hukuki veriler sebebiyle hukukun da veri analitiğinin ve dolayısıyla matematiğin konusu olabileceği sonucuna varılmıştır. Ayrıca hukukun kompleks sistemlerle benzerliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/suhfd/issue/26627/280671 | Hukuk Eğitimi Üzerine Düşünceler | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/talid/issue/47055/591686 | Bu makalede Osmanlı son döneminden günümüze Türkiye’de mukayeseli hukukçalışmaları kapsamında ele alınabilecek akademik çalışmalara dair bir değerlendirmesunulması hedeflenmiştir. Söz konusu çalışmalarda, bir asrı aşan tarihî süreç içerisindeBatı’da gelişen mukayeseli hukuk çalışmalarının takip edildiği, özellikle Cumhuriyetdöneminde hukuk iktibasından kaynaklanan bir zihni sınırlamayla daha çok mikrodüzeyde ve belirli Batı ülkelerinin mevzuatıyla mukayeselere gidildiği görülmektedir.Esasen hakim hukuk çevrelerinin makro düzeydeki mukayeseli hukuk çalışmalarınıgereksiz bulmaları kadar ondan kaygı duymaları da bu alanla ilgili eğitim ve yayınlarınzayıf kalışının temelinde yatmaktadır. Öte yandan mukayeseli hukuk çalışmalarının1980 sonrası geliştiği ilahiyat fakülteleri çevresinde de mikro düzeyde çalışmalaryapıldığı, farklı din ve medeniyetlerde ortaya çıkan hukuk bilim ve gelenekleri ileyürürlükteki hukuk sistemlerine dair makro düzeyde çalışmaların yetersiz olduğugörülmektedir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/insan/issue/66028/912918 | Bu çalışmada son dönem anayasa tartışmalarını baz alarak, hukuk zihniyetinin hangi temel üzerine kurulması gerektiği ile ilgili bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu kapsamda öncelikli olarak hukuk kavramı bilimsel anlamı çerçevesinde tartışıldı. Daha sonra hukuk kültürü ve kültürel açıdan hukuk kavramı tartışıldı. Bu tartışmalar çerçevesinde Türkiye’de hukuk zihniyetinin temelleri ve yarattığı durumlar analiz edilerek Türkiye’de hukukun meşruluğunu sağlamak adına neler yapılabileceği konusunda öneriler sunuldu. Bu tartışmaların mevcut anayasa tartışmaları açısından önemlidir. Bu nedenle yeni hukuk kuralları hazırlanırken, bu kuralların evrensel dünyaya göre mi yoksa Türkiye’de var olan kültürel zemine göre mi kurulması gerektiği elzem bir konudur. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/mevzu/issue/54830/780025 | Hukuk Felsefesi Açısından Doğal Hukuk ve İstihsan, Dr. Abdurrahim Kozalı, Emin Yayınları, Bursa, 2011. 269 Sayfa.Müellif doktora tezi olarak hazırlamış olduğu ve sonrasında bastırdığı bu eserinde tez olarak doğal hukuk fikrinin ne olduğu, İslami literatürde nasıl ele alındığı ve özellikle istihsan delili bağlamında ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceğini mevzu bahis etmektedir. Müellifin asıl hedefi İslam Tarihi boyunca doğal hukuk fikrinin nasıl ortaya çıkıp geliştiği ve İslam hukukunun şekillenmesine nasıl etki ettiğini incelemek değil; doğal hukukun öncelikle ne olduğu ve istihsan fikri ile nasıl ve hangi veçhelerden benzerlikler gösterdiğini ortaya koymaktır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/akuiibfd/issue/60882/902907 | Atatürk ve arkadaşları Türkiye'nin çağdaş medeni düzeyine ulaşabilmesi için ülkemizde bir çok devrim yapmışlardır. Bu bağlamda hukuk alanında da devrim yapılmıştır. Türk hukuk devrimiyle İslami esaslara dayanan önceki hukuk sistemi terk edilerek laik batı hukuk sistemi benimsenmiştir. Hukuktaki devrim sadece kanun yapılması ile sınırlı değildir. Yargı teşkilatı da tamamen yeniden düzenlenmiştir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/islammedeniyetidergisi/issue/62449/942769 | Daha önce yine burada yazma fırsatını bulduğumuz gibi, VIII. asır İslâm hukukçuları, hukuk ilminin çok orijinal bir branşını tasarlayıp geliştirdiler. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/tyir/issue/60713/897821 | null | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/yalovasosbil/issue/32780/359838 | Hukukun nasıl tarifi edileceği şüphesiz müşkül bir mesele. Fonksiyonel açıdan hukuk;siyasi düzenlemelerin belirleyici, resmi yorumu veya toplumsal düzenin icbar ediciaraçlarla temini ya da evrensel-etik bir prensip tarafından fertler arasında cereyaneden ilişkilerin bitarafane tanzimi şeklinde değerlendirilebilir ise de mantık açısındanbireysel ya da toplumsal faydaya yönelik rasyonel-uzlaşımsal kurallar mı yoksa kutsalmesajın buyrukları mı ya da akılla keşfedilip, temellendirilebilen rasyonel insandoğasına neyin uyup neyin uymadığını gösteren ve bu nedenle de emredici veyayasaklayıcı olan evrensel norm mu yahut da egemen gücün irade bildirimi mi olduğuhususu hayli tartışmalıdır. Bu makalede, hukuka yönelik farklı tanımlamalarirdelenmeye çalışılacaktır… | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/66044/983705 | Karşılaştırmalı hukuk, esas itibariyle yabancı bir hukuka ilişkin bilgi edinilmesi, iç hukuk sisteminde gerekli görülen düzenlemelerin örnek alınacak hukuk modeli çerçevesinde gerçekleştirilebilmesi ve ihtiyaç duyulan alanlarda hukukun yeknesaklaştırılması amacıyla ortaya çıkan ve kendine özgü yöntemi olan bir hukuk disiplinidir. Ne var ki, söz konusu alanda çalışmak isteyen araştırmacılar çoğu zaman hangi yöntem ya da yöntemler çerçevesinde çalışmalarını gerçekleştirmeleri gerektiği hususunda tereddüt hissedebilirler. Bu doğrultuda, her türlü karşılaştırmalı hukuk araştırması bakımından en verimli sonuçlara ulaşmamızı sağlayabilecek tek bir yöntem önerisinde bulunulamaz. Nitekim, bu makalede esas itibariyle çalışmanın konusu ve amacı doğrultusunda uygulanabilecek olan yöntemlerin farklılık gösterebileceği anlatılmaya çalışılacaktır. Bilim insanları tarafından gerçekleştirilen akademik çalışmalar, yasa koyucunun üzerinde çalıştığı kanun metinleri ve hâkimler tarafından tesis edilen yargı kararları açısından büyük önem arz eden araştırma faaliyetlerinde; farklı yöntemlerin birbirini tamamlayıcı mahiyette bir arada uygulanabileceği ve söz konusu yöntemlerin birbirlerini dışlayan bir yapıda bulunmadıkları özellikle belirtilmeye çalışılacaktır. Bu makalede, karşılaştırmalı hukuk araştırması yapılırken başvurulabilecek yöntemler, esas itibariyle bilim insanları tarafından gerçekleştirilen araştırmalardaki ihtiyaçlar doğrultusunda tespit edilmeye çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/suhfd/issue/26613/280211 | Türkiye’de Hukuk Eğitimi ve Araştırmaları | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ttkbelleten/issue/64209/973579 | Bugünkü konuşmanın konusu olarak hukuk devriminin nedenlerini seçmiş bulunuyorum. Aslında cumhuriyetten sonra Atatürk devrimleri dediğimiz devrimleri bir tek devrime indirgemek bence olanak içinde. O da lâikliğin kabulü. Zaten hukuk devrimine baktığımız zaman da aynı şeyi görüyoruz: Hukukta laikleşme. Hepimiz biliyoruz, 1926 yılında ceza Kanununu İtalya'dan, Ticaret Kanununu Almanya'dan, Medeni Kanunu ve Borçlar Kanununu İsviçre'den ve Hukuk Yargılama Usulü Kanununu da yine İsviçre'nin bir kantonu olan Nöşatel'den aldık. Ancak, bunların içinde yeni olan, devrim niteliği taşıyan yalnız Medeni Kanundur. Çünkü daha önce diğer saydığım alanlarda, Osmanlı İmparatorluğu zamanında da, yabancı hukuk, resepsiyon yoluyla alınmış bulunuyordu. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/isad/issue/68663/1078675 | null | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kahd/issue/82966/1396760 | Queer hukuk teorisi, 1990’lı yıllarda Amerika’da ortaya çıkan queer teoriyle bağlantılı bir şekilde ilerleyen ve hukukun heteropatriyakal yapısını sorgulayan, kimliği ve ikili cinsiyet sitemini eleştiren birçok farklı görüşten oluşur. Bu görüşler kavramsal bir çerçeveye oturtabilmek açısından iki ayrı başlıkta sunulabilir. İlk başlıkta queer hukuk teorisini LGBT bireylerin hakları için liberal bir özgürleşme ve mücadele teorisi olarak anlayanlar yer alır. Bu teorisyenler insan hakları teorisi, ayrımcılık yasağı, eşitlik ve özgürlük düşüncelerini baz alırlar. Amaçları; liberal hukuk sisteminde LGBTİ bireyleri için de yer açmak ve temel insan haklarından faydalanabilmelerini sağlamaktır. İkinci başlıkta ise, eleştirel hukuk teorisyenlerinin fikirlerinden etkilenen post-modern çizgide bir queer hukuk teorisi bulunur. Kendi içerisinde çeşitlilik gösteren bu teoride sınırlı olmamakla beraber, üç farklı düşünce yer alır. Bunlardan ilki; queerin cinsel azınlıklar için bir şemsiye terim olarak kullanılmasıdır. Bununla amaçlanan hukukun cinsel azınlıkları dışlayan heteronormatif yapısını bozmak ve norm saydığı ikili cinsiyet sisteminin doğallığını alt üst etmektir. İkincisi; queerin hukukta yapı-sökümcü bir metodoloji olarak kullanımıdır. Bu metodoloji queerin anti-normatif ve eleştirelliğini yoğun şekilde vurgular. Son basamakta ise; kimlik kavramının kendisini sorun eden, hukukun cinsel kimlik kategorilerini pekiştiren yönlerini sorgulayan ancak sadece sorgulama ve eleştirellikle yetinmeyip, hukukun normatif yapısının dönüştürülmesi arayışını da içeren bir queer hukuk anlayışı bulunur. Makalenin amacı queer hukuk teorisi alanındaki farklılık gösteren bu anlayışları sunarak, aralarındaki karşılıklı ilişkiler üzerinden değerlendirmeler yapmak ve kendi fikirlerimizi ifade etmektir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/hkuhfd/issue/69430/1103701 | İslam öncesi Türk devletlerinde ceza hukuku özel intikam alanından çıkmış ve kamu intikamı,
kamu hukuku alanına girmiştir. Yani cezayı belirtip uygulayacak olan suçtan zarar gören kimse
değil devlettir. Suçlara karşı verilen cezalar katı, sert töre kurallarına tabidir. Devlet göçebe
olduğu için sürekli hapishaneler kurulması istenmemiştir. Ancak bazen cezanın, suçluya değil
de suçlunun yakınlarına uygulandığı görülmektedir. Bu da cezanın her alanda kişiselleşmemiş
olduğunu bize gösterir. Türklerin Uygurlarla birlikte yerleşik hayata geçmesiyle Türk hukuku da
önemli gelişmeler kaydetmiştir. Özel hukuk alanında mal edinme, satış sözleşmesi, kiralama,
parayı faize verme, ortaklık kurmak, evlat edinme, vasiyetname düzenleme gibi birçok hukuki
müessese bu devirde görülmektedir. Türk devletleri hükümdarları adalete büyük önem vermişlerdir.
Kutadgu Bilig gibi eserlerde adaletin devletten önce geldiğini görmekteyiz. Adaleti gerçekleştirmek
için adliye müesseseleri geliştirilmiş ve buralara yargan denilen yargıçlar görevlendirilmiştir.
Kaynakları incelediğimizde uygulanan hukuki işlemlerde adaletin gerçekleşmesine son
derece önem verilerek kişi hakları sonuna kadar korunmaya çalışılmıştır | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/71472/1131533 | Doğal hukuk ve pozitif hukuk ayrımı hukukun kaynaklarını göstermek için kullanılmaktadır. Bu ayrım diğer bir ifadeyle, olan ve olması gereken hukuk arasındaki farka ilişkindir. Bu mesele modern hukuk mekteplerinin kurulduğu Osmanlı’nın son dönemindeki özellikle ders kitapları içerisinde de kendisine yer bulmuştur. Bildirinin amacı, o dönemde özellikle tafsilatlı açıklamaları sebebiyle Mehmed Servet’in hukuka giriş türündeki kitabı incelenerek söz konusu ayrımın dayanaklarını, uygulamalarını ve günümüz karşısındaki konumunu ortaya koymaktır.
Mekteb-i Hukuk’ta hukuka giriş ve ceza hukuku dersleri veren Mehmed Servet, Mukaddime-i İlm-i Hukuk adlı eseri ders kitabı formatında hazırlamıştır. Eserde söz konusu husus Hukuk-ı Tabiiye ve Hukuk-ı Mevzua kavramlarıyla incelenmiştir. Benzer şekilde Mehmed Servet’in yanında İbrahim Hakkı Paşa’nın ve Munif Paşa’nın hukuka giriş niteliğindeki ders kitapları ve Mahmud Esad’ın, Kazım’ın ve Sadullah-Vartan’ın monografileri de bu alana ışık tutmaktadır. Ancak hukuka giriş niteliğinde bir eser olması hasebiyle açık ve berrak bir anlatımın seçilmesi, muadilleri karşısında daha tafsilatlı açıklamaların yer alması ve bizce meseleyi yalnız dini boyutta ele almaması nedeniyle Mehmed Servet’in söz konusu eseri önem arz ettiğinden tercih edilmiştir. Biz bu kapsamda dönemin kendi anlayışı içinde mevzubahis ayrımın, bir yandan dayanaklarını ve uygulamaya yansımalarını diğer yandan da günümüz hukuk anlayışı perspektifinden incelenmesini karşılaştırmalı şekilde ifade etmeye çalıştık.
Yazar, pozitif hukuk kavramını; devletin tebaası bulunan insanların kendi aralarındaki, devlet ve tebaası arasındaki ve devletlerin kendi aralarındaki ilişkilerden doğmak üzere üç kısma ayırmaktadır. Bu kısımlar sırasıyla; özel hukuk, kamu hukuku ve uluslararası hukuktur. Bunun yanında yazar doğal hukuk ve pozitif hukuk arasında öncelik-sonralık ilişkisi olduğunu ifade eder. Böylece az evvel sayılan hukuk bölümleri/türleri, doğadaki tek olan adalet kaynağından çıkmış bir pınarın döküldüğü havzalardır. Tam da buradaki adalet kaynağı doğal hukuku ifade etmektedir. Bu minvalde doğal hukuk değişmez kabul edilmekte ve özgürlük, eşitlik ile beraberinde iyiyi kötüden ayırma kudretini kanunlar/emirler vs. değil doğal hukukun kendisi bahşetmiştir. Neticesinde, doğal hukuk pozitif hukuk ayrımı günümüzde dahi kullanılan bir ayrımdır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ahbvuhfd/issue/48204/609106 | Hukuk kliniği, hukuk eğitiminin geleneksel biçimine alternatif bir yaklaşım
sunan, birbiriyle bağlantılı iki önemli amaca yönelmiş bir eğitim ve öğretme
metodudur. Hukuk eğitim modelinin katı ve şekilci yaklaşımının sonucunda, hukuk
fakültesinden mezun olan öğrenciler, hukuk uygulaması hakkında bilgi sahibi
olmadan mezun olup, meslek hayatına atılmaktadır. Hukuk kliniklerinin pedagojik
hedefi meslek öğretmek ve her türlü deneyime dayalı, uygulamalı ve katılımcı
eğitimdir. Öğrencilerin çeşitli beceriler ve değerler kazanmaları amaçlanırken,
bu hedeflerin sağlanması, hukuk hizmetini alacak kişilere kaliteli bir hizmetin
verilmesi sonucunu doğuracaktır. Dolayısıyla iyi ve etkili bir hukuk eğitimi,
sunulacak adalet hizmetinin kalitesini de belirleyecektir. Bu amaçlara yönelmiş
hukuk klinikleri farklı biçimlerde sürdürülmektedir. Klinik çalışmalarının
farklı yapılanmasında o bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel koşulları,
dolayısıyla hukuksal bağlam önem arzetmektedir. Türkiye’de hukuk klinikleri,
hukuk eğitimindeki aksaklıkların çözümü bağlamında, son yılların önemli konu
başlıklarından biridir. Türkiye’de hukuk eğitiminin geleneksel biçimine karşı,
hukuk kliniklerinin “deneyimsel öğrenme” yaklaşımı farklı hukuk fakültelerinde
hayata geçirilmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hibrid hukuki yapısı
ve farklı kültürlerden beslenen sosyal karakteri, adada öğrenim gören hukuk
fakültesi öğrencileri açısından, farklı bir hukuk kliniği deneyimi sağlayabilir
ve kliniklerden beklenen faydayı artıran unsurlar olarak değerlendirilebilir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/75050/1201151 | null | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auifd/issue/71592/1151628 | İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ihm/issue/57394/814136 | Hukuk, müteşekkil bir camia-i beşeriyenin kavâid-i hayatıdır. Hayat-ı beşeriyede her şey gibi hukuk dahi daima tedricî tahavvüle marûzdur.
Hukukun bu tedricî tebeddülü gâyet batîdir. Hukukun bu batî tebeddülünden başka bir de mahdut bir müddet içinde sür’atle tahavvülü müşahede olunur. Bu gibi serî ve derin hukuki tebeddül daima milletlerin büyük tarihî tahavvül devirlerinde vukû bulur. Bu devirlerde bir milletin hukuku birden bire temellerinden değişiyor, eski hukuk yerine yeni kavâid-i hayat, yeni hukuk kâim oluyor.
Hukukun bu surette teceddüt ve tebeddülü, hukukun esası olan felsefe-i hayatın değiş¬mesinden tevellüt eder. Her milletin hukuk-ı hâkimesi, o milletin felsefe-i hayatından ilham alarak teşekkül ediyor. Bunun içindir ki felsefe-i hayatın tebeddülüyle hukuk-ı müsbete dahi değişir. Bir milletin ruhunda hayata nazarın tebeddülü ne derecede esaslı, derin ise o milletin hukukunun değişmesi dahi o nisbette ciddi, şumûllü oluyor. Milletlerin hayata nazarlarının, felsefe-i hayatın değişmesi ise daima milletler içinde mücedditler zuhuru akîbinde vukû buluyor. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/44298/607133 | Hukuk alanında yapılan çalışmaların ve uygulamaların bilimsel bir yönü olup olmadığı konusundaki tartışmalar yeni değildir. Söz konusu tartışmaların bir sonuca varabilmesi için bilim ve hukuk kavramları üzerinde durulması ve her ikisinin ortak yönlerinin olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Bu amaçla çalışmada önce bilimin tanımı, görevi, türleri ve bilimsel araştırma yöntemleri ele alınmıştır. Daha sonra hukukun tanımı, görevi, türleri ve araştırma/icra yön- temleri açıklanmıştır. Nihayet, yapılan açıklamalar bir arada değerlendirilerek hukukun bilimselliği bakımından bir sonuca ulaşmaya çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auhfd/issue/86554/1437311 | Bu çalışmada, hukukçu kimliğinin oluşmasında hukuk eğitiminin temel belirleyici olduğuna ilişkin iddiadan yola çıkılarak, kabul edilmektedir. Bu kabule bağlı olarak hukuk eğitiminde hukuk etiği öğretiminin yeri ve önemi tartışılmaktadır. Hukuk eğitimi temel ve mesleki eğitim olarak ikiye ayrılmış ve bu ayrım çerçevesinde hukuk etiğinin hukuk eğitimindeki yeri analiz edilmiştir. Temel hukuk eğitiminde hukuk etiğinin yeri bölümünde, felsefi hukuk etiği ile hukuk felsefesindeki öncü yaklaşımlar referans alınmıştır. Bu doğrultuda hukuk eğitiminde hukuki pozitivist bakış açılarından dışlayıcı ve kapsayıcı hukuki pozitivist bakış açıları bağlamında hukuk etiği derslerinin içeriği değerlendirilmiştir. Dışlayıcı hukuki pozitivist perspektiften kurgulanan hukuk etiği eğitiminin kural temelli olmasının sakıncaları ortaya konulmuştur. Daha sonra kapsayıcı hukuk pozitivizm temelli hukuk etiği derslerinin felsefi hukuk etiğini içereceğini ve hukuk eğitimi alan kişilerin hukuk etiği farkındalığını arttırmada daha etkili olabileceği iddia edilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümde hukuk meslek eğitimi içerisinde hukuk etiğinin yeri, felsefi hukuk etiği, hukuk etiği kodlarına dayanılarak ortaya konulmuştur. Gerek felsefi boyutuyla ve gerekse normatif boyutuyla hukuk etiği, hukukçu adaylarının hukuk eğitiminde ve hukukçuların (avukat, savcı hâkim, noter vb.) mesleki eğitimlerinin önemli bir parçası olduğu tespit edilerek çalışma sonlandırılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ebyuhfd/issue/63553/970270 | Bir araştırma konusu olarak hukuk kültürü, hem teorik hem de metodolojik problemlerle ilgilidir. Karşılaştırmalı hukuk sosyolojisi ise, hukuk kültürünün teorik yönleriyle ilgili olduğu kadar, hukuk kültürünün görünen yönlerindeki metodolojik problemlerin analiz edilmesini de hedeflemektedir. Bu çatışmada hukuk kültürü kavramı ve bu kavramın değişik kullanımları üzerinde durulmuştur. Burada özellikle belli başlı Amerikan hukuk ve toplum bilimcilerinin ve Avrupalı hukuk sosyologlarının hukuk kültürü kavramı üzerindeki tartışmaları üzerinde odaklaşılmıştır. Genel olarak dava oranları, hukuki kurumlara yönelik tutumlar, ceza oranları, hukuku kimin talep etmesi gerektiği hakkındaki varsayımlar, çocuk davalarını soruşturma uygulamaları, karşılaştırmalı hukuk sistemleri içindeki avukat imajı benzerlikleri ve farklılıkları, hukuki bilinç ve hukuk ideolojisi gibi sorunların çoğu hukuk kültürünün değişik boyutları kapsamında değerlendirilir. Bu bakımdan bu çalışmada hukuk kültürlerinin farklı inceleme yollarının ortaya konması ve bir diğer perspektiften diğer hukuk kültürüne bakış üzerinde durulmuştur. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/75050/1199835 | Hukuk analitiği, son yıllarda gelişmekte olan bir hesaplamalı hukuk alanıdır. Temelini 1980’lerdeki bilirkişi sistemlerinden alan hukuk analitiği, zamanla matematik ile daha çok iç içe geçmiş, başta istatistik olmak üzere matematiğin çeşitli alanlarından etkilenmiştir. Son olarak da makina öğrenmesi tekniği ile bir çok problemini aşan hukuk analitiği, şimdilerde yapay zekanın gelişmekte olan araçlarını kullanmaktadır. Hukuk analitiğinin ve hukuki verinin kullanılmasının önünün açılması ile empirik hukuk çalışmaları ve hukukta sosyal ağ analizi gibi konularda hukuk çalışmalarının gündemine girmiştir. Araştırmada çeşitli hukuk felsefesi konularına değinilmiş, makina öğrenmesi ve matematiğin hukuka etkisi incelenmiş ve sonuç olarak hukuki veriler sebebiyle hukukun da veri analitiğinin ve dolayısıyla matematiğin konusu olabileceği sonucuna varılmıştır. Ayrıca hukukun kompleks sistemlerle benzerliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/suhfd/issue/26627/280671 | Hukuk Eğitimi Üzerine Düşünceler | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/talid/issue/47055/591686 | Bu makalede Osmanlı son döneminden günümüze Türkiye’de mukayeseli hukukçalışmaları kapsamında ele alınabilecek akademik çalışmalara dair bir değerlendirmesunulması hedeflenmiştir. Söz konusu çalışmalarda, bir asrı aşan tarihî süreç içerisindeBatı’da gelişen mukayeseli hukuk çalışmalarının takip edildiği, özellikle Cumhuriyetdöneminde hukuk iktibasından kaynaklanan bir zihni sınırlamayla daha çok mikrodüzeyde ve belirli Batı ülkelerinin mevzuatıyla mukayeselere gidildiği görülmektedir.Esasen hakim hukuk çevrelerinin makro düzeydeki mukayeseli hukuk çalışmalarınıgereksiz bulmaları kadar ondan kaygı duymaları da bu alanla ilgili eğitim ve yayınlarınzayıf kalışının temelinde yatmaktadır. Öte yandan mukayeseli hukuk çalışmalarının1980 sonrası geliştiği ilahiyat fakülteleri çevresinde de mikro düzeyde çalışmalaryapıldığı, farklı din ve medeniyetlerde ortaya çıkan hukuk bilim ve gelenekleri ileyürürlükteki hukuk sistemlerine dair makro düzeyde çalışmaların yetersiz olduğugörülmektedir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/insan/issue/66028/912918 | Bu çalışmada son dönem anayasa tartışmalarını baz alarak, hukuk zihniyetinin hangi temel üzerine kurulması gerektiği ile ilgili bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu kapsamda öncelikli olarak hukuk kavramı bilimsel anlamı çerçevesinde tartışıldı. Daha sonra hukuk kültürü ve kültürel açıdan hukuk kavramı tartışıldı. Bu tartışmalar çerçevesinde Türkiye’de hukuk zihniyetinin temelleri ve yarattığı durumlar analiz edilerek Türkiye’de hukukun meşruluğunu sağlamak adına neler yapılabileceği konusunda öneriler sunuldu. Bu tartışmaların mevcut anayasa tartışmaları açısından önemlidir. Bu nedenle yeni hukuk kuralları hazırlanırken, bu kuralların evrensel dünyaya göre mi yoksa Türkiye’de var olan kültürel zemine göre mi kurulması gerektiği elzem bir konudur. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/mevzu/issue/54830/780025 | Hukuk Felsefesi Açısından Doğal Hukuk ve İstihsan, Dr. Abdurrahim Kozalı, Emin Yayınları, Bursa, 2011. 269 Sayfa.Müellif doktora tezi olarak hazırlamış olduğu ve sonrasında bastırdığı bu eserinde tez olarak doğal hukuk fikrinin ne olduğu, İslami literatürde nasıl ele alındığı ve özellikle istihsan delili bağlamında ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceğini mevzu bahis etmektedir. Müellifin asıl hedefi İslam Tarihi boyunca doğal hukuk fikrinin nasıl ortaya çıkıp geliştiği ve İslam hukukunun şekillenmesine nasıl etki ettiğini incelemek değil; doğal hukukun öncelikle ne olduğu ve istihsan fikri ile nasıl ve hangi veçhelerden benzerlikler gösterdiğini ortaya koymaktır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/akuiibfd/issue/60882/902907 | Atatürk ve arkadaşları Türkiye'nin çağdaş medeni düzeyine ulaşabilmesi için ülkemizde bir çok devrim yapmışlardır. Bu bağlamda hukuk alanında da devrim yapılmıştır. Türk hukuk devrimiyle İslami esaslara dayanan önceki hukuk sistemi terk edilerek laik batı hukuk sistemi benimsenmiştir. Hukuktaki devrim sadece kanun yapılması ile sınırlı değildir. Yargı teşkilatı da tamamen yeniden düzenlenmiştir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/islammedeniyetidergisi/issue/62449/942769 | Daha önce yine burada yazma fırsatını bulduğumuz gibi, VIII. asır İslâm hukukçuları, hukuk ilminin çok orijinal bir branşını tasarlayıp geliştirdiler. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/tyir/issue/60713/897821 | null | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/yalovasosbil/issue/32780/359838 | Hukukun nasıl tarifi edileceği şüphesiz müşkül bir mesele. Fonksiyonel açıdan hukuk;siyasi düzenlemelerin belirleyici, resmi yorumu veya toplumsal düzenin icbar ediciaraçlarla temini ya da evrensel-etik bir prensip tarafından fertler arasında cereyaneden ilişkilerin bitarafane tanzimi şeklinde değerlendirilebilir ise de mantık açısındanbireysel ya da toplumsal faydaya yönelik rasyonel-uzlaşımsal kurallar mı yoksa kutsalmesajın buyrukları mı ya da akılla keşfedilip, temellendirilebilen rasyonel insandoğasına neyin uyup neyin uymadığını gösteren ve bu nedenle de emredici veyayasaklayıcı olan evrensel norm mu yahut da egemen gücün irade bildirimi mi olduğuhususu hayli tartışmalıdır. Bu makalede, hukuka yönelik farklı tanımlamalarirdelenmeye çalışılacaktır… | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/66044/983705 | Karşılaştırmalı hukuk, esas itibariyle yabancı bir hukuka ilişkin bilgi edinilmesi, iç hukuk sisteminde gerekli görülen düzenlemelerin örnek alınacak hukuk modeli çerçevesinde gerçekleştirilebilmesi ve ihtiyaç duyulan alanlarda hukukun yeknesaklaştırılması amacıyla ortaya çıkan ve kendine özgü yöntemi olan bir hukuk disiplinidir. Ne var ki, söz konusu alanda çalışmak isteyen araştırmacılar çoğu zaman hangi yöntem ya da yöntemler çerçevesinde çalışmalarını gerçekleştirmeleri gerektiği hususunda tereddüt hissedebilirler. Bu doğrultuda, her türlü karşılaştırmalı hukuk araştırması bakımından en verimli sonuçlara ulaşmamızı sağlayabilecek tek bir yöntem önerisinde bulunulamaz. Nitekim, bu makalede esas itibariyle çalışmanın konusu ve amacı doğrultusunda uygulanabilecek olan yöntemlerin farklılık gösterebileceği anlatılmaya çalışılacaktır. Bilim insanları tarafından gerçekleştirilen akademik çalışmalar, yasa koyucunun üzerinde çalıştığı kanun metinleri ve hâkimler tarafından tesis edilen yargı kararları açısından büyük önem arz eden araştırma faaliyetlerinde; farklı yöntemlerin birbirini tamamlayıcı mahiyette bir arada uygulanabileceği ve söz konusu yöntemlerin birbirlerini dışlayan bir yapıda bulunmadıkları özellikle belirtilmeye çalışılacaktır. Bu makalede, karşılaştırmalı hukuk araştırması yapılırken başvurulabilecek yöntemler, esas itibariyle bilim insanları tarafından gerçekleştirilen araştırmalardaki ihtiyaçlar doğrultusunda tespit edilmeye çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/suhfd/issue/26613/280211 | Türkiye’de Hukuk Eğitimi ve Araştırmaları | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ttkbelleten/issue/64209/973579 | Bugünkü konuşmanın konusu olarak hukuk devriminin nedenlerini seçmiş bulunuyorum. Aslında cumhuriyetten sonra Atatürk devrimleri dediğimiz devrimleri bir tek devrime indirgemek bence olanak içinde. O da lâikliğin kabulü. Zaten hukuk devrimine baktığımız zaman da aynı şeyi görüyoruz: Hukukta laikleşme. Hepimiz biliyoruz, 1926 yılında ceza Kanununu İtalya'dan, Ticaret Kanununu Almanya'dan, Medeni Kanunu ve Borçlar Kanununu İsviçre'den ve Hukuk Yargılama Usulü Kanununu da yine İsviçre'nin bir kantonu olan Nöşatel'den aldık. Ancak, bunların içinde yeni olan, devrim niteliği taşıyan yalnız Medeni Kanundur. Çünkü daha önce diğer saydığım alanlarda, Osmanlı İmparatorluğu zamanında da, yabancı hukuk, resepsiyon yoluyla alınmış bulunuyordu. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/isad/issue/68663/1078675 | null | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kahd/issue/82966/1396760 | Queer hukuk teorisi, 1990’lı yıllarda Amerika’da ortaya çıkan queer teoriyle bağlantılı bir şekilde ilerleyen ve hukukun heteropatriyakal yapısını sorgulayan, kimliği ve ikili cinsiyet sitemini eleştiren birçok farklı görüşten oluşur. Bu görüşler kavramsal bir çerçeveye oturtabilmek açısından iki ayrı başlıkta sunulabilir. İlk başlıkta queer hukuk teorisini LGBT bireylerin hakları için liberal bir özgürleşme ve mücadele teorisi olarak anlayanlar yer alır. Bu teorisyenler insan hakları teorisi, ayrımcılık yasağı, eşitlik ve özgürlük düşüncelerini baz alırlar. Amaçları; liberal hukuk sisteminde LGBTİ bireyleri için de yer açmak ve temel insan haklarından faydalanabilmelerini sağlamaktır. İkinci başlıkta ise, eleştirel hukuk teorisyenlerinin fikirlerinden etkilenen post-modern çizgide bir queer hukuk teorisi bulunur. Kendi içerisinde çeşitlilik gösteren bu teoride sınırlı olmamakla beraber, üç farklı düşünce yer alır. Bunlardan ilki; queerin cinsel azınlıklar için bir şemsiye terim olarak kullanılmasıdır. Bununla amaçlanan hukukun cinsel azınlıkları dışlayan heteronormatif yapısını bozmak ve norm saydığı ikili cinsiyet sisteminin doğallığını alt üst etmektir. İkincisi; queerin hukukta yapı-sökümcü bir metodoloji olarak kullanımıdır. Bu metodoloji queerin anti-normatif ve eleştirelliğini yoğun şekilde vurgular. Son basamakta ise; kimlik kavramının kendisini sorun eden, hukukun cinsel kimlik kategorilerini pekiştiren yönlerini sorgulayan ancak sadece sorgulama ve eleştirellikle yetinmeyip, hukukun normatif yapısının dönüştürülmesi arayışını da içeren bir queer hukuk anlayışı bulunur. Makalenin amacı queer hukuk teorisi alanındaki farklılık gösteren bu anlayışları sunarak, aralarındaki karşılıklı ilişkiler üzerinden değerlendirmeler yapmak ve kendi fikirlerimizi ifade etmektir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/hkuhfd/issue/69430/1103701 | İslam öncesi Türk devletlerinde ceza hukuku özel intikam alanından çıkmış ve kamu intikamı,
kamu hukuku alanına girmiştir. Yani cezayı belirtip uygulayacak olan suçtan zarar gören kimse
değil devlettir. Suçlara karşı verilen cezalar katı, sert töre kurallarına tabidir. Devlet göçebe
olduğu için sürekli hapishaneler kurulması istenmemiştir. Ancak bazen cezanın, suçluya değil
de suçlunun yakınlarına uygulandığı görülmektedir. Bu da cezanın her alanda kişiselleşmemiş
olduğunu bize gösterir. Türklerin Uygurlarla birlikte yerleşik hayata geçmesiyle Türk hukuku da
önemli gelişmeler kaydetmiştir. Özel hukuk alanında mal edinme, satış sözleşmesi, kiralama,
parayı faize verme, ortaklık kurmak, evlat edinme, vasiyetname düzenleme gibi birçok hukuki
müessese bu devirde görülmektedir. Türk devletleri hükümdarları adalete büyük önem vermişlerdir.
Kutadgu Bilig gibi eserlerde adaletin devletten önce geldiğini görmekteyiz. Adaleti gerçekleştirmek
için adliye müesseseleri geliştirilmiş ve buralara yargan denilen yargıçlar görevlendirilmiştir.
Kaynakları incelediğimizde uygulanan hukuki işlemlerde adaletin gerçekleşmesine son
derece önem verilerek kişi hakları sonuna kadar korunmaya çalışılmıştır | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/71472/1131533 | Doğal hukuk ve pozitif hukuk ayrımı hukukun kaynaklarını göstermek için kullanılmaktadır. Bu ayrım diğer bir ifadeyle, olan ve olması gereken hukuk arasındaki farka ilişkindir. Bu mesele modern hukuk mekteplerinin kurulduğu Osmanlı’nın son dönemindeki özellikle ders kitapları içerisinde de kendisine yer bulmuştur. Bildirinin amacı, o dönemde özellikle tafsilatlı açıklamaları sebebiyle Mehmed Servet’in hukuka giriş türündeki kitabı incelenerek söz konusu ayrımın dayanaklarını, uygulamalarını ve günümüz karşısındaki konumunu ortaya koymaktır.
Mekteb-i Hukuk’ta hukuka giriş ve ceza hukuku dersleri veren Mehmed Servet, Mukaddime-i İlm-i Hukuk adlı eseri ders kitabı formatında hazırlamıştır. Eserde söz konusu husus Hukuk-ı Tabiiye ve Hukuk-ı Mevzua kavramlarıyla incelenmiştir. Benzer şekilde Mehmed Servet’in yanında İbrahim Hakkı Paşa’nın ve Munif Paşa’nın hukuka giriş niteliğindeki ders kitapları ve Mahmud Esad’ın, Kazım’ın ve Sadullah-Vartan’ın monografileri de bu alana ışık tutmaktadır. Ancak hukuka giriş niteliğinde bir eser olması hasebiyle açık ve berrak bir anlatımın seçilmesi, muadilleri karşısında daha tafsilatlı açıklamaların yer alması ve bizce meseleyi yalnız dini boyutta ele almaması nedeniyle Mehmed Servet’in söz konusu eseri önem arz ettiğinden tercih edilmiştir. Biz bu kapsamda dönemin kendi anlayışı içinde mevzubahis ayrımın, bir yandan dayanaklarını ve uygulamaya yansımalarını diğer yandan da günümüz hukuk anlayışı perspektifinden incelenmesini karşılaştırmalı şekilde ifade etmeye çalıştık.
Yazar, pozitif hukuk kavramını; devletin tebaası bulunan insanların kendi aralarındaki, devlet ve tebaası arasındaki ve devletlerin kendi aralarındaki ilişkilerden doğmak üzere üç kısma ayırmaktadır. Bu kısımlar sırasıyla; özel hukuk, kamu hukuku ve uluslararası hukuktur. Bunun yanında yazar doğal hukuk ve pozitif hukuk arasında öncelik-sonralık ilişkisi olduğunu ifade eder. Böylece az evvel sayılan hukuk bölümleri/türleri, doğadaki tek olan adalet kaynağından çıkmış bir pınarın döküldüğü havzalardır. Tam da buradaki adalet kaynağı doğal hukuku ifade etmektedir. Bu minvalde doğal hukuk değişmez kabul edilmekte ve özgürlük, eşitlik ile beraberinde iyiyi kötüden ayırma kudretini kanunlar/emirler vs. değil doğal hukukun kendisi bahşetmiştir. Neticesinde, doğal hukuk pozitif hukuk ayrımı günümüzde dahi kullanılan bir ayrımdır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ahbvuhfd/issue/48204/609106 | Hukuk kliniği, hukuk eğitiminin geleneksel biçimine alternatif bir yaklaşım
sunan, birbiriyle bağlantılı iki önemli amaca yönelmiş bir eğitim ve öğretme
metodudur. Hukuk eğitim modelinin katı ve şekilci yaklaşımının sonucunda, hukuk
fakültesinden mezun olan öğrenciler, hukuk uygulaması hakkında bilgi sahibi
olmadan mezun olup, meslek hayatına atılmaktadır. Hukuk kliniklerinin pedagojik
hedefi meslek öğretmek ve her türlü deneyime dayalı, uygulamalı ve katılımcı
eğitimdir. Öğrencilerin çeşitli beceriler ve değerler kazanmaları amaçlanırken,
bu hedeflerin sağlanması, hukuk hizmetini alacak kişilere kaliteli bir hizmetin
verilmesi sonucunu doğuracaktır. Dolayısıyla iyi ve etkili bir hukuk eğitimi,
sunulacak adalet hizmetinin kalitesini de belirleyecektir. Bu amaçlara yönelmiş
hukuk klinikleri farklı biçimlerde sürdürülmektedir. Klinik çalışmalarının
farklı yapılanmasında o bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel koşulları,
dolayısıyla hukuksal bağlam önem arzetmektedir. Türkiye’de hukuk klinikleri,
hukuk eğitimindeki aksaklıkların çözümü bağlamında, son yılların önemli konu
başlıklarından biridir. Türkiye’de hukuk eğitiminin geleneksel biçimine karşı,
hukuk kliniklerinin “deneyimsel öğrenme” yaklaşımı farklı hukuk fakültelerinde
hayata geçirilmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hibrid hukuki yapısı
ve farklı kültürlerden beslenen sosyal karakteri, adada öğrenim gören hukuk
fakültesi öğrencileri açısından, farklı bir hukuk kliniği deneyimi sağlayabilir
ve kliniklerden beklenen faydayı artıran unsurlar olarak değerlendirilebilir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/75050/1201151 | null | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auifd/issue/71592/1151628 | İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ihm/issue/57394/814136 | Hukuk, müteşekkil bir camia-i beşeriyenin kavâid-i hayatıdır. Hayat-ı beşeriyede her şey gibi hukuk dahi daima tedricî tahavvüle marûzdur.
Hukukun bu tedricî tebeddülü gâyet batîdir. Hukukun bu batî tebeddülünden başka bir de mahdut bir müddet içinde sür’atle tahavvülü müşahede olunur. Bu gibi serî ve derin hukuki tebeddül daima milletlerin büyük tarihî tahavvül devirlerinde vukû bulur. Bu devirlerde bir milletin hukuku birden bire temellerinden değişiyor, eski hukuk yerine yeni kavâid-i hayat, yeni hukuk kâim oluyor.
Hukukun bu surette teceddüt ve tebeddülü, hukukun esası olan felsefe-i hayatın değiş¬mesinden tevellüt eder. Her milletin hukuk-ı hâkimesi, o milletin felsefe-i hayatından ilham alarak teşekkül ediyor. Bunun içindir ki felsefe-i hayatın tebeddülüyle hukuk-ı müsbete dahi değişir. Bir milletin ruhunda hayata nazarın tebeddülü ne derecede esaslı, derin ise o milletin hukukunun değişmesi dahi o nisbette ciddi, şumûllü oluyor. Milletlerin hayata nazarlarının, felsefe-i hayatın değişmesi ise daima milletler içinde mücedditler zuhuru akîbinde vukû buluyor. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/44298/607133 | Hukuk alanında yapılan çalışmaların ve uygulamaların bilimsel bir yönü olup olmadığı konusundaki tartışmalar yeni değildir. Söz konusu tartışmaların bir sonuca varabilmesi için bilim ve hukuk kavramları üzerinde durulması ve her ikisinin ortak yönlerinin olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Bu amaçla çalışmada önce bilimin tanımı, görevi, türleri ve bilimsel araştırma yöntemleri ele alınmıştır. Daha sonra hukukun tanımı, görevi, türleri ve araştırma/icra yön- temleri açıklanmıştır. Nihayet, yapılan açıklamalar bir arada değerlendirilerek hukukun bilimselliği bakımından bir sonuca ulaşmaya çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auhfd/issue/86554/1437311 | Bu çalışmada, hukukçu kimliğinin oluşmasında hukuk eğitiminin temel belirleyici olduğuna ilişkin iddiadan yola çıkılarak, kabul edilmektedir. Bu kabule bağlı olarak hukuk eğitiminde hukuk etiği öğretiminin yeri ve önemi tartışılmaktadır. Hukuk eğitimi temel ve mesleki eğitim olarak ikiye ayrılmış ve bu ayrım çerçevesinde hukuk etiğinin hukuk eğitimindeki yeri analiz edilmiştir. Temel hukuk eğitiminde hukuk etiğinin yeri bölümünde, felsefi hukuk etiği ile hukuk felsefesindeki öncü yaklaşımlar referans alınmıştır. Bu doğrultuda hukuk eğitiminde hukuki pozitivist bakış açılarından dışlayıcı ve kapsayıcı hukuki pozitivist bakış açıları bağlamında hukuk etiği derslerinin içeriği değerlendirilmiştir. Dışlayıcı hukuki pozitivist perspektiften kurgulanan hukuk etiği eğitiminin kural temelli olmasının sakıncaları ortaya konulmuştur. Daha sonra kapsayıcı hukuk pozitivizm temelli hukuk etiği derslerinin felsefi hukuk etiğini içereceğini ve hukuk eğitimi alan kişilerin hukuk etiği farkındalığını arttırmada daha etkili olabileceği iddia edilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümde hukuk meslek eğitimi içerisinde hukuk etiğinin yeri, felsefi hukuk etiği, hukuk etiği kodlarına dayanılarak ortaya konulmuştur. Gerek felsefi boyutuyla ve gerekse normatif boyutuyla hukuk etiği, hukukçu adaylarının hukuk eğitiminde ve hukukçuların (avukat, savcı hâkim, noter vb.) mesleki eğitimlerinin önemli bir parçası olduğu tespit edilerek çalışma sonlandırılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ebyuhfd/issue/63553/970270 | Bir araştırma konusu olarak hukuk kültürü, hem teorik hem de metodolojik problemlerle ilgilidir. Karşılaştırmalı hukuk sosyolojisi ise, hukuk kültürünün teorik yönleriyle ilgili olduğu kadar, hukuk kültürünün görünen yönlerindeki metodolojik problemlerin analiz edilmesini de hedeflemektedir. Bu çatışmada hukuk kültürü kavramı ve bu kavramın değişik kullanımları üzerinde durulmuştur. Burada özellikle belli başlı Amerikan hukuk ve toplum bilimcilerinin ve Avrupalı hukuk sosyologlarının hukuk kültürü kavramı üzerindeki tartışmaları üzerinde odaklaşılmıştır. Genel olarak dava oranları, hukuki kurumlara yönelik tutumlar, ceza oranları, hukuku kimin talep etmesi gerektiği hakkındaki varsayımlar, çocuk davalarını soruşturma uygulamaları, karşılaştırmalı hukuk sistemleri içindeki avukat imajı benzerlikleri ve farklılıkları, hukuki bilinç ve hukuk ideolojisi gibi sorunların çoğu hukuk kültürünün değişik boyutları kapsamında değerlendirilir. Bu bakımdan bu çalışmada hukuk kültürlerinin farklı inceleme yollarının ortaya konması ve bir diğer perspektiften diğer hukuk kültürüne bakış üzerinde durulmuştur. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/75050/1199835 | Hukuk analitiği, son yıllarda gelişmekte olan bir hesaplamalı hukuk alanıdır. Temelini 1980’lerdeki bilirkişi sistemlerinden alan hukuk analitiği, zamanla matematik ile daha çok iç içe geçmiş, başta istatistik olmak üzere matematiğin çeşitli alanlarından etkilenmiştir. Son olarak da makina öğrenmesi tekniği ile bir çok problemini aşan hukuk analitiği, şimdilerde yapay zekanın gelişmekte olan araçlarını kullanmaktadır. Hukuk analitiğinin ve hukuki verinin kullanılmasının önünün açılması ile empirik hukuk çalışmaları ve hukukta sosyal ağ analizi gibi konularda hukuk çalışmalarının gündemine girmiştir. Araştırmada çeşitli hukuk felsefesi konularına değinilmiş, makina öğrenmesi ve matematiğin hukuka etkisi incelenmiş ve sonuç olarak hukuki veriler sebebiyle hukukun da veri analitiğinin ve dolayısıyla matematiğin konusu olabileceği sonucuna varılmıştır. Ayrıca hukukun kompleks sistemlerle benzerliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/suhfd/issue/26627/280671 | Hukuk Eğitimi Üzerine Düşünceler | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/talid/issue/47055/591686 | Bu makalede Osmanlı son döneminden günümüze Türkiye’de mukayeseli hukukçalışmaları kapsamında ele alınabilecek akademik çalışmalara dair bir değerlendirmesunulması hedeflenmiştir. Söz konusu çalışmalarda, bir asrı aşan tarihî süreç içerisindeBatı’da gelişen mukayeseli hukuk çalışmalarının takip edildiği, özellikle Cumhuriyetdöneminde hukuk iktibasından kaynaklanan bir zihni sınırlamayla daha çok mikrodüzeyde ve belirli Batı ülkelerinin mevzuatıyla mukayeselere gidildiği görülmektedir.Esasen hakim hukuk çevrelerinin makro düzeydeki mukayeseli hukuk çalışmalarınıgereksiz bulmaları kadar ondan kaygı duymaları da bu alanla ilgili eğitim ve yayınlarınzayıf kalışının temelinde yatmaktadır. Öte yandan mukayeseli hukuk çalışmalarının1980 sonrası geliştiği ilahiyat fakülteleri çevresinde de mikro düzeyde çalışmalaryapıldığı, farklı din ve medeniyetlerde ortaya çıkan hukuk bilim ve gelenekleri ileyürürlükteki hukuk sistemlerine dair makro düzeyde çalışmaların yetersiz olduğugörülmektedir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/insan/issue/66028/912918 | Bu çalışmada son dönem anayasa tartışmalarını baz alarak, hukuk zihniyetinin hangi temel üzerine kurulması gerektiği ile ilgili bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu kapsamda öncelikli olarak hukuk kavramı bilimsel anlamı çerçevesinde tartışıldı. Daha sonra hukuk kültürü ve kültürel açıdan hukuk kavramı tartışıldı. Bu tartışmalar çerçevesinde Türkiye’de hukuk zihniyetinin temelleri ve yarattığı durumlar analiz edilerek Türkiye’de hukukun meşruluğunu sağlamak adına neler yapılabileceği konusunda öneriler sunuldu. Bu tartışmaların mevcut anayasa tartışmaları açısından önemlidir. Bu nedenle yeni hukuk kuralları hazırlanırken, bu kuralların evrensel dünyaya göre mi yoksa Türkiye’de var olan kültürel zemine göre mi kurulması gerektiği elzem bir konudur. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/mevzu/issue/54830/780025 | Hukuk Felsefesi Açısından Doğal Hukuk ve İstihsan, Dr. Abdurrahim Kozalı, Emin Yayınları, Bursa, 2011. 269 Sayfa.Müellif doktora tezi olarak hazırlamış olduğu ve sonrasında bastırdığı bu eserinde tez olarak doğal hukuk fikrinin ne olduğu, İslami literatürde nasıl ele alındığı ve özellikle istihsan delili bağlamında ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceğini mevzu bahis etmektedir. Müellifin asıl hedefi İslam Tarihi boyunca doğal hukuk fikrinin nasıl ortaya çıkıp geliştiği ve İslam hukukunun şekillenmesine nasıl etki ettiğini incelemek değil; doğal hukukun öncelikle ne olduğu ve istihsan fikri ile nasıl ve hangi veçhelerden benzerlikler gösterdiğini ortaya koymaktır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/akuiibfd/issue/60882/902907 | Atatürk ve arkadaşları Türkiye'nin çağdaş medeni düzeyine ulaşabilmesi için ülkemizde bir çok devrim yapmışlardır. Bu bağlamda hukuk alanında da devrim yapılmıştır. Türk hukuk devrimiyle İslami esaslara dayanan önceki hukuk sistemi terk edilerek laik batı hukuk sistemi benimsenmiştir. Hukuktaki devrim sadece kanun yapılması ile sınırlı değildir. Yargı teşkilatı da tamamen yeniden düzenlenmiştir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/islammedeniyetidergisi/issue/62449/942769 | Daha önce yine burada yazma fırsatını bulduğumuz gibi, VIII. asır İslâm hukukçuları, hukuk ilminin çok orijinal bir branşını tasarlayıp geliştirdiler. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/tyir/issue/60713/897821 | null | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/yalovasosbil/issue/32780/359838 | Hukukun nasıl tarifi edileceği şüphesiz müşkül bir mesele. Fonksiyonel açıdan hukuk;siyasi düzenlemelerin belirleyici, resmi yorumu veya toplumsal düzenin icbar ediciaraçlarla temini ya da evrensel-etik bir prensip tarafından fertler arasında cereyaneden ilişkilerin bitarafane tanzimi şeklinde değerlendirilebilir ise de mantık açısındanbireysel ya da toplumsal faydaya yönelik rasyonel-uzlaşımsal kurallar mı yoksa kutsalmesajın buyrukları mı ya da akılla keşfedilip, temellendirilebilen rasyonel insandoğasına neyin uyup neyin uymadığını gösteren ve bu nedenle de emredici veyayasaklayıcı olan evrensel norm mu yahut da egemen gücün irade bildirimi mi olduğuhususu hayli tartışmalıdır. Bu makalede, hukuka yönelik farklı tanımlamalarirdelenmeye çalışılacaktır… | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/66044/983705 | Karşılaştırmalı hukuk, esas itibariyle yabancı bir hukuka ilişkin bilgi edinilmesi, iç hukuk sisteminde gerekli görülen düzenlemelerin örnek alınacak hukuk modeli çerçevesinde gerçekleştirilebilmesi ve ihtiyaç duyulan alanlarda hukukun yeknesaklaştırılması amacıyla ortaya çıkan ve kendine özgü yöntemi olan bir hukuk disiplinidir. Ne var ki, söz konusu alanda çalışmak isteyen araştırmacılar çoğu zaman hangi yöntem ya da yöntemler çerçevesinde çalışmalarını gerçekleştirmeleri gerektiği hususunda tereddüt hissedebilirler. Bu doğrultuda, her türlü karşılaştırmalı hukuk araştırması bakımından en verimli sonuçlara ulaşmamızı sağlayabilecek tek bir yöntem önerisinde bulunulamaz. Nitekim, bu makalede esas itibariyle çalışmanın konusu ve amacı doğrultusunda uygulanabilecek olan yöntemlerin farklılık gösterebileceği anlatılmaya çalışılacaktır. Bilim insanları tarafından gerçekleştirilen akademik çalışmalar, yasa koyucunun üzerinde çalıştığı kanun metinleri ve hâkimler tarafından tesis edilen yargı kararları açısından büyük önem arz eden araştırma faaliyetlerinde; farklı yöntemlerin birbirini tamamlayıcı mahiyette bir arada uygulanabileceği ve söz konusu yöntemlerin birbirlerini dışlayan bir yapıda bulunmadıkları özellikle belirtilmeye çalışılacaktır. Bu makalede, karşılaştırmalı hukuk araştırması yapılırken başvurulabilecek yöntemler, esas itibariyle bilim insanları tarafından gerçekleştirilen araştırmalardaki ihtiyaçlar doğrultusunda tespit edilmeye çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/suhfd/issue/26613/280211 | Türkiye’de Hukuk Eğitimi ve Araştırmaları | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ttkbelleten/issue/64209/973579 | Bugünkü konuşmanın konusu olarak hukuk devriminin nedenlerini seçmiş bulunuyorum. Aslında cumhuriyetten sonra Atatürk devrimleri dediğimiz devrimleri bir tek devrime indirgemek bence olanak içinde. O da lâikliğin kabulü. Zaten hukuk devrimine baktığımız zaman da aynı şeyi görüyoruz: Hukukta laikleşme. Hepimiz biliyoruz, 1926 yılında ceza Kanununu İtalya'dan, Ticaret Kanununu Almanya'dan, Medeni Kanunu ve Borçlar Kanununu İsviçre'den ve Hukuk Yargılama Usulü Kanununu da yine İsviçre'nin bir kantonu olan Nöşatel'den aldık. Ancak, bunların içinde yeni olan, devrim niteliği taşıyan yalnız Medeni Kanundur. Çünkü daha önce diğer saydığım alanlarda, Osmanlı İmparatorluğu zamanında da, yabancı hukuk, resepsiyon yoluyla alınmış bulunuyordu. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/isad/issue/68663/1078675 | null | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kahd/issue/82966/1396760 | Queer hukuk teorisi, 1990’lı yıllarda Amerika’da ortaya çıkan queer teoriyle bağlantılı bir şekilde ilerleyen ve hukukun heteropatriyakal yapısını sorgulayan, kimliği ve ikili cinsiyet sitemini eleştiren birçok farklı görüşten oluşur. Bu görüşler kavramsal bir çerçeveye oturtabilmek açısından iki ayrı başlıkta sunulabilir. İlk başlıkta queer hukuk teorisini LGBT bireylerin hakları için liberal bir özgürleşme ve mücadele teorisi olarak anlayanlar yer alır. Bu teorisyenler insan hakları teorisi, ayrımcılık yasağı, eşitlik ve özgürlük düşüncelerini baz alırlar. Amaçları; liberal hukuk sisteminde LGBTİ bireyleri için de yer açmak ve temel insan haklarından faydalanabilmelerini sağlamaktır. İkinci başlıkta ise, eleştirel hukuk teorisyenlerinin fikirlerinden etkilenen post-modern çizgide bir queer hukuk teorisi bulunur. Kendi içerisinde çeşitlilik gösteren bu teoride sınırlı olmamakla beraber, üç farklı düşünce yer alır. Bunlardan ilki; queerin cinsel azınlıklar için bir şemsiye terim olarak kullanılmasıdır. Bununla amaçlanan hukukun cinsel azınlıkları dışlayan heteronormatif yapısını bozmak ve norm saydığı ikili cinsiyet sisteminin doğallığını alt üst etmektir. İkincisi; queerin hukukta yapı-sökümcü bir metodoloji olarak kullanımıdır. Bu metodoloji queerin anti-normatif ve eleştirelliğini yoğun şekilde vurgular. Son basamakta ise; kimlik kavramının kendisini sorun eden, hukukun cinsel kimlik kategorilerini pekiştiren yönlerini sorgulayan ancak sadece sorgulama ve eleştirellikle yetinmeyip, hukukun normatif yapısının dönüştürülmesi arayışını da içeren bir queer hukuk anlayışı bulunur. Makalenin amacı queer hukuk teorisi alanındaki farklılık gösteren bu anlayışları sunarak, aralarındaki karşılıklı ilişkiler üzerinden değerlendirmeler yapmak ve kendi fikirlerimizi ifade etmektir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/hkuhfd/issue/69430/1103701 | İslam öncesi Türk devletlerinde ceza hukuku özel intikam alanından çıkmış ve kamu intikamı,
kamu hukuku alanına girmiştir. Yani cezayı belirtip uygulayacak olan suçtan zarar gören kimse
değil devlettir. Suçlara karşı verilen cezalar katı, sert töre kurallarına tabidir. Devlet göçebe
olduğu için sürekli hapishaneler kurulması istenmemiştir. Ancak bazen cezanın, suçluya değil
de suçlunun yakınlarına uygulandığı görülmektedir. Bu da cezanın her alanda kişiselleşmemiş
olduğunu bize gösterir. Türklerin Uygurlarla birlikte yerleşik hayata geçmesiyle Türk hukuku da
önemli gelişmeler kaydetmiştir. Özel hukuk alanında mal edinme, satış sözleşmesi, kiralama,
parayı faize verme, ortaklık kurmak, evlat edinme, vasiyetname düzenleme gibi birçok hukuki
müessese bu devirde görülmektedir. Türk devletleri hükümdarları adalete büyük önem vermişlerdir.
Kutadgu Bilig gibi eserlerde adaletin devletten önce geldiğini görmekteyiz. Adaleti gerçekleştirmek
için adliye müesseseleri geliştirilmiş ve buralara yargan denilen yargıçlar görevlendirilmiştir.
Kaynakları incelediğimizde uygulanan hukuki işlemlerde adaletin gerçekleşmesine son
derece önem verilerek kişi hakları sonuna kadar korunmaya çalışılmıştır | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/71472/1131533 | Doğal hukuk ve pozitif hukuk ayrımı hukukun kaynaklarını göstermek için kullanılmaktadır. Bu ayrım diğer bir ifadeyle, olan ve olması gereken hukuk arasındaki farka ilişkindir. Bu mesele modern hukuk mekteplerinin kurulduğu Osmanlı’nın son dönemindeki özellikle ders kitapları içerisinde de kendisine yer bulmuştur. Bildirinin amacı, o dönemde özellikle tafsilatlı açıklamaları sebebiyle Mehmed Servet’in hukuka giriş türündeki kitabı incelenerek söz konusu ayrımın dayanaklarını, uygulamalarını ve günümüz karşısındaki konumunu ortaya koymaktır.
Mekteb-i Hukuk’ta hukuka giriş ve ceza hukuku dersleri veren Mehmed Servet, Mukaddime-i İlm-i Hukuk adlı eseri ders kitabı formatında hazırlamıştır. Eserde söz konusu husus Hukuk-ı Tabiiye ve Hukuk-ı Mevzua kavramlarıyla incelenmiştir. Benzer şekilde Mehmed Servet’in yanında İbrahim Hakkı Paşa’nın ve Munif Paşa’nın hukuka giriş niteliğindeki ders kitapları ve Mahmud Esad’ın, Kazım’ın ve Sadullah-Vartan’ın monografileri de bu alana ışık tutmaktadır. Ancak hukuka giriş niteliğinde bir eser olması hasebiyle açık ve berrak bir anlatımın seçilmesi, muadilleri karşısında daha tafsilatlı açıklamaların yer alması ve bizce meseleyi yalnız dini boyutta ele almaması nedeniyle Mehmed Servet’in söz konusu eseri önem arz ettiğinden tercih edilmiştir. Biz bu kapsamda dönemin kendi anlayışı içinde mevzubahis ayrımın, bir yandan dayanaklarını ve uygulamaya yansımalarını diğer yandan da günümüz hukuk anlayışı perspektifinden incelenmesini karşılaştırmalı şekilde ifade etmeye çalıştık.
Yazar, pozitif hukuk kavramını; devletin tebaası bulunan insanların kendi aralarındaki, devlet ve tebaası arasındaki ve devletlerin kendi aralarındaki ilişkilerden doğmak üzere üç kısma ayırmaktadır. Bu kısımlar sırasıyla; özel hukuk, kamu hukuku ve uluslararası hukuktur. Bunun yanında yazar doğal hukuk ve pozitif hukuk arasında öncelik-sonralık ilişkisi olduğunu ifade eder. Böylece az evvel sayılan hukuk bölümleri/türleri, doğadaki tek olan adalet kaynağından çıkmış bir pınarın döküldüğü havzalardır. Tam da buradaki adalet kaynağı doğal hukuku ifade etmektedir. Bu minvalde doğal hukuk değişmez kabul edilmekte ve özgürlük, eşitlik ile beraberinde iyiyi kötüden ayırma kudretini kanunlar/emirler vs. değil doğal hukukun kendisi bahşetmiştir. Neticesinde, doğal hukuk pozitif hukuk ayrımı günümüzde dahi kullanılan bir ayrımdır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ahbvuhfd/issue/48204/609106 | Hukuk kliniği, hukuk eğitiminin geleneksel biçimine alternatif bir yaklaşım
sunan, birbiriyle bağlantılı iki önemli amaca yönelmiş bir eğitim ve öğretme
metodudur. Hukuk eğitim modelinin katı ve şekilci yaklaşımının sonucunda, hukuk
fakültesinden mezun olan öğrenciler, hukuk uygulaması hakkında bilgi sahibi
olmadan mezun olup, meslek hayatına atılmaktadır. Hukuk kliniklerinin pedagojik
hedefi meslek öğretmek ve her türlü deneyime dayalı, uygulamalı ve katılımcı
eğitimdir. Öğrencilerin çeşitli beceriler ve değerler kazanmaları amaçlanırken,
bu hedeflerin sağlanması, hukuk hizmetini alacak kişilere kaliteli bir hizmetin
verilmesi sonucunu doğuracaktır. Dolayısıyla iyi ve etkili bir hukuk eğitimi,
sunulacak adalet hizmetinin kalitesini de belirleyecektir. Bu amaçlara yönelmiş
hukuk klinikleri farklı biçimlerde sürdürülmektedir. Klinik çalışmalarının
farklı yapılanmasında o bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel koşulları,
dolayısıyla hukuksal bağlam önem arzetmektedir. Türkiye’de hukuk klinikleri,
hukuk eğitimindeki aksaklıkların çözümü bağlamında, son yılların önemli konu
başlıklarından biridir. Türkiye’de hukuk eğitiminin geleneksel biçimine karşı,
hukuk kliniklerinin “deneyimsel öğrenme” yaklaşımı farklı hukuk fakültelerinde
hayata geçirilmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hibrid hukuki yapısı
ve farklı kültürlerden beslenen sosyal karakteri, adada öğrenim gören hukuk
fakültesi öğrencileri açısından, farklı bir hukuk kliniği deneyimi sağlayabilir
ve kliniklerden beklenen faydayı artıran unsurlar olarak değerlendirilebilir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/75050/1201151 | null | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auifd/issue/71592/1151628 | İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ihm/issue/57394/814136 | Hukuk, müteşekkil bir camia-i beşeriyenin kavâid-i hayatıdır. Hayat-ı beşeriyede her şey gibi hukuk dahi daima tedricî tahavvüle marûzdur.
Hukukun bu tedricî tebeddülü gâyet batîdir. Hukukun bu batî tebeddülünden başka bir de mahdut bir müddet içinde sür’atle tahavvülü müşahede olunur. Bu gibi serî ve derin hukuki tebeddül daima milletlerin büyük tarihî tahavvül devirlerinde vukû bulur. Bu devirlerde bir milletin hukuku birden bire temellerinden değişiyor, eski hukuk yerine yeni kavâid-i hayat, yeni hukuk kâim oluyor.
Hukukun bu surette teceddüt ve tebeddülü, hukukun esası olan felsefe-i hayatın değiş¬mesinden tevellüt eder. Her milletin hukuk-ı hâkimesi, o milletin felsefe-i hayatından ilham alarak teşekkül ediyor. Bunun içindir ki felsefe-i hayatın tebeddülüyle hukuk-ı müsbete dahi değişir. Bir milletin ruhunda hayata nazarın tebeddülü ne derecede esaslı, derin ise o milletin hukukunun değişmesi dahi o nisbette ciddi, şumûllü oluyor. Milletlerin hayata nazarlarının, felsefe-i hayatın değişmesi ise daima milletler içinde mücedditler zuhuru akîbinde vukû buluyor. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/44298/607133 | Hukuk alanında yapılan çalışmaların ve uygulamaların bilimsel bir yönü olup olmadığı konusundaki tartışmalar yeni değildir. Söz konusu tartışmaların bir sonuca varabilmesi için bilim ve hukuk kavramları üzerinde durulması ve her ikisinin ortak yönlerinin olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Bu amaçla çalışmada önce bilimin tanımı, görevi, türleri ve bilimsel araştırma yöntemleri ele alınmıştır. Daha sonra hukukun tanımı, görevi, türleri ve araştırma/icra yön- temleri açıklanmıştır. Nihayet, yapılan açıklamalar bir arada değerlendirilerek hukukun bilimselliği bakımından bir sonuca ulaşmaya çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auhfd/issue/86554/1437311 | Bu çalışmada, hukukçu kimliğinin oluşmasında hukuk eğitiminin temel belirleyici olduğuna ilişkin iddiadan yola çıkılarak, kabul edilmektedir. Bu kabule bağlı olarak hukuk eğitiminde hukuk etiği öğretiminin yeri ve önemi tartışılmaktadır. Hukuk eğitimi temel ve mesleki eğitim olarak ikiye ayrılmış ve bu ayrım çerçevesinde hukuk etiğinin hukuk eğitimindeki yeri analiz edilmiştir. Temel hukuk eğitiminde hukuk etiğinin yeri bölümünde, felsefi hukuk etiği ile hukuk felsefesindeki öncü yaklaşımlar referans alınmıştır. Bu doğrultuda hukuk eğitiminde hukuki pozitivist bakış açılarından dışlayıcı ve kapsayıcı hukuki pozitivist bakış açıları bağlamında hukuk etiği derslerinin içeriği değerlendirilmiştir. Dışlayıcı hukuki pozitivist perspektiften kurgulanan hukuk etiği eğitiminin kural temelli olmasının sakıncaları ortaya konulmuştur. Daha sonra kapsayıcı hukuk pozitivizm temelli hukuk etiği derslerinin felsefi hukuk etiğini içereceğini ve hukuk eğitimi alan kişilerin hukuk etiği farkındalığını arttırmada daha etkili olabileceği iddia edilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümde hukuk meslek eğitimi içerisinde hukuk etiğinin yeri, felsefi hukuk etiği, hukuk etiği kodlarına dayanılarak ortaya konulmuştur. Gerek felsefi boyutuyla ve gerekse normatif boyutuyla hukuk etiği, hukukçu adaylarının hukuk eğitiminde ve hukukçuların (avukat, savcı hâkim, noter vb.) mesleki eğitimlerinin önemli bir parçası olduğu tespit edilerek çalışma sonlandırılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ebyuhfd/issue/63553/970270 | Bir araştırma konusu olarak hukuk kültürü, hem teorik hem de metodolojik problemlerle ilgilidir. Karşılaştırmalı hukuk sosyolojisi ise, hukuk kültürünün teorik yönleriyle ilgili olduğu kadar, hukuk kültürünün görünen yönlerindeki metodolojik problemlerin analiz edilmesini de hedeflemektedir. Bu çatışmada hukuk kültürü kavramı ve bu kavramın değişik kullanımları üzerinde durulmuştur. Burada özellikle belli başlı Amerikan hukuk ve toplum bilimcilerinin ve Avrupalı hukuk sosyologlarının hukuk kültürü kavramı üzerindeki tartışmaları üzerinde odaklaşılmıştır. Genel olarak dava oranları, hukuki kurumlara yönelik tutumlar, ceza oranları, hukuku kimin talep etmesi gerektiği hakkındaki varsayımlar, çocuk davalarını soruşturma uygulamaları, karşılaştırmalı hukuk sistemleri içindeki avukat imajı benzerlikleri ve farklılıkları, hukuki bilinç ve hukuk ideolojisi gibi sorunların çoğu hukuk kültürünün değişik boyutları kapsamında değerlendirilir. Bu bakımdan bu çalışmada hukuk kültürlerinin farklı inceleme yollarının ortaya konması ve bir diğer perspektiften diğer hukuk kültürüne bakış üzerinde durulmuştur. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/75050/1199835 | Hukuk analitiği, son yıllarda gelişmekte olan bir hesaplamalı hukuk alanıdır. Temelini 1980’lerdeki bilirkişi sistemlerinden alan hukuk analitiği, zamanla matematik ile daha çok iç içe geçmiş, başta istatistik olmak üzere matematiğin çeşitli alanlarından etkilenmiştir. Son olarak da makina öğrenmesi tekniği ile bir çok problemini aşan hukuk analitiği, şimdilerde yapay zekanın gelişmekte olan araçlarını kullanmaktadır. Hukuk analitiğinin ve hukuki verinin kullanılmasının önünün açılması ile empirik hukuk çalışmaları ve hukukta sosyal ağ analizi gibi konularda hukuk çalışmalarının gündemine girmiştir. Araştırmada çeşitli hukuk felsefesi konularına değinilmiş, makina öğrenmesi ve matematiğin hukuka etkisi incelenmiş ve sonuç olarak hukuki veriler sebebiyle hukukun da veri analitiğinin ve dolayısıyla matematiğin konusu olabileceği sonucuna varılmıştır. Ayrıca hukukun kompleks sistemlerle benzerliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/suhfd/issue/26627/280671 | Hukuk Eğitimi Üzerine Düşünceler | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/talid/issue/47055/591686 | Bu makalede Osmanlı son döneminden günümüze Türkiye’de mukayeseli hukukçalışmaları kapsamında ele alınabilecek akademik çalışmalara dair bir değerlendirmesunulması hedeflenmiştir. Söz konusu çalışmalarda, bir asrı aşan tarihî süreç içerisindeBatı’da gelişen mukayeseli hukuk çalışmalarının takip edildiği, özellikle Cumhuriyetdöneminde hukuk iktibasından kaynaklanan bir zihni sınırlamayla daha çok mikrodüzeyde ve belirli Batı ülkelerinin mevzuatıyla mukayeselere gidildiği görülmektedir.Esasen hakim hukuk çevrelerinin makro düzeydeki mukayeseli hukuk çalışmalarınıgereksiz bulmaları kadar ondan kaygı duymaları da bu alanla ilgili eğitim ve yayınlarınzayıf kalışının temelinde yatmaktadır. Öte yandan mukayeseli hukuk çalışmalarının1980 sonrası geliştiği ilahiyat fakülteleri çevresinde de mikro düzeyde çalışmalaryapıldığı, farklı din ve medeniyetlerde ortaya çıkan hukuk bilim ve gelenekleri ileyürürlükteki hukuk sistemlerine dair makro düzeyde çalışmaların yetersiz olduğugörülmektedir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/insan/issue/66028/912918 | Bu çalışmada son dönem anayasa tartışmalarını baz alarak, hukuk zihniyetinin hangi temel üzerine kurulması gerektiği ile ilgili bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu kapsamda öncelikli olarak hukuk kavramı bilimsel anlamı çerçevesinde tartışıldı. Daha sonra hukuk kültürü ve kültürel açıdan hukuk kavramı tartışıldı. Bu tartışmalar çerçevesinde Türkiye’de hukuk zihniyetinin temelleri ve yarattığı durumlar analiz edilerek Türkiye’de hukukun meşruluğunu sağlamak adına neler yapılabileceği konusunda öneriler sunuldu. Bu tartışmaların mevcut anayasa tartışmaları açısından önemlidir. Bu nedenle yeni hukuk kuralları hazırlanırken, bu kuralların evrensel dünyaya göre mi yoksa Türkiye’de var olan kültürel zemine göre mi kurulması gerektiği elzem bir konudur. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/mevzu/issue/54830/780025 | Hukuk Felsefesi Açısından Doğal Hukuk ve İstihsan, Dr. Abdurrahim Kozalı, Emin Yayınları, Bursa, 2011. 269 Sayfa.Müellif doktora tezi olarak hazırlamış olduğu ve sonrasında bastırdığı bu eserinde tez olarak doğal hukuk fikrinin ne olduğu, İslami literatürde nasıl ele alındığı ve özellikle istihsan delili bağlamında ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceğini mevzu bahis etmektedir. Müellifin asıl hedefi İslam Tarihi boyunca doğal hukuk fikrinin nasıl ortaya çıkıp geliştiği ve İslam hukukunun şekillenmesine nasıl etki ettiğini incelemek değil; doğal hukukun öncelikle ne olduğu ve istihsan fikri ile nasıl ve hangi veçhelerden benzerlikler gösterdiğini ortaya koymaktır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/akuiibfd/issue/60882/902907 | Atatürk ve arkadaşları Türkiye'nin çağdaş medeni düzeyine ulaşabilmesi için ülkemizde bir çok devrim yapmışlardır. Bu bağlamda hukuk alanında da devrim yapılmıştır. Türk hukuk devrimiyle İslami esaslara dayanan önceki hukuk sistemi terk edilerek laik batı hukuk sistemi benimsenmiştir. Hukuktaki devrim sadece kanun yapılması ile sınırlı değildir. Yargı teşkilatı da tamamen yeniden düzenlenmiştir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/islammedeniyetidergisi/issue/62449/942769 | Daha önce yine burada yazma fırsatını bulduğumuz gibi, VIII. asır İslâm hukukçuları, hukuk ilminin çok orijinal bir branşını tasarlayıp geliştirdiler. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/tyir/issue/60713/897821 | null | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/yalovasosbil/issue/32780/359838 | Hukukun nasıl tarifi edileceği şüphesiz müşkül bir mesele. Fonksiyonel açıdan hukuk;siyasi düzenlemelerin belirleyici, resmi yorumu veya toplumsal düzenin icbar ediciaraçlarla temini ya da evrensel-etik bir prensip tarafından fertler arasında cereyaneden ilişkilerin bitarafane tanzimi şeklinde değerlendirilebilir ise de mantık açısındanbireysel ya da toplumsal faydaya yönelik rasyonel-uzlaşımsal kurallar mı yoksa kutsalmesajın buyrukları mı ya da akılla keşfedilip, temellendirilebilen rasyonel insandoğasına neyin uyup neyin uymadığını gösteren ve bu nedenle de emredici veyayasaklayıcı olan evrensel norm mu yahut da egemen gücün irade bildirimi mi olduğuhususu hayli tartışmalıdır. Bu makalede, hukuka yönelik farklı tanımlamalarirdelenmeye çalışılacaktır… | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/66044/983705 | Karşılaştırmalı hukuk, esas itibariyle yabancı bir hukuka ilişkin bilgi edinilmesi, iç hukuk sisteminde gerekli görülen düzenlemelerin örnek alınacak hukuk modeli çerçevesinde gerçekleştirilebilmesi ve ihtiyaç duyulan alanlarda hukukun yeknesaklaştırılması amacıyla ortaya çıkan ve kendine özgü yöntemi olan bir hukuk disiplinidir. Ne var ki, söz konusu alanda çalışmak isteyen araştırmacılar çoğu zaman hangi yöntem ya da yöntemler çerçevesinde çalışmalarını gerçekleştirmeleri gerektiği hususunda tereddüt hissedebilirler. Bu doğrultuda, her türlü karşılaştırmalı hukuk araştırması bakımından en verimli sonuçlara ulaşmamızı sağlayabilecek tek bir yöntem önerisinde bulunulamaz. Nitekim, bu makalede esas itibariyle çalışmanın konusu ve amacı doğrultusunda uygulanabilecek olan yöntemlerin farklılık gösterebileceği anlatılmaya çalışılacaktır. Bilim insanları tarafından gerçekleştirilen akademik çalışmalar, yasa koyucunun üzerinde çalıştığı kanun metinleri ve hâkimler tarafından tesis edilen yargı kararları açısından büyük önem arz eden araştırma faaliyetlerinde; farklı yöntemlerin birbirini tamamlayıcı mahiyette bir arada uygulanabileceği ve söz konusu yöntemlerin birbirlerini dışlayan bir yapıda bulunmadıkları özellikle belirtilmeye çalışılacaktır. Bu makalede, karşılaştırmalı hukuk araştırması yapılırken başvurulabilecek yöntemler, esas itibariyle bilim insanları tarafından gerçekleştirilen araştırmalardaki ihtiyaçlar doğrultusunda tespit edilmeye çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/suhfd/issue/26613/280211 | Türkiye’de Hukuk Eğitimi ve Araştırmaları | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ttkbelleten/issue/64209/973579 | Bugünkü konuşmanın konusu olarak hukuk devriminin nedenlerini seçmiş bulunuyorum. Aslında cumhuriyetten sonra Atatürk devrimleri dediğimiz devrimleri bir tek devrime indirgemek bence olanak içinde. O da lâikliğin kabulü. Zaten hukuk devrimine baktığımız zaman da aynı şeyi görüyoruz: Hukukta laikleşme. Hepimiz biliyoruz, 1926 yılında ceza Kanununu İtalya'dan, Ticaret Kanununu Almanya'dan, Medeni Kanunu ve Borçlar Kanununu İsviçre'den ve Hukuk Yargılama Usulü Kanununu da yine İsviçre'nin bir kantonu olan Nöşatel'den aldık. Ancak, bunların içinde yeni olan, devrim niteliği taşıyan yalnız Medeni Kanundur. Çünkü daha önce diğer saydığım alanlarda, Osmanlı İmparatorluğu zamanında da, yabancı hukuk, resepsiyon yoluyla alınmış bulunuyordu. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/isad/issue/68663/1078675 | null | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kahd/issue/82966/1396760 | Queer hukuk teorisi, 1990’lı yıllarda Amerika’da ortaya çıkan queer teoriyle bağlantılı bir şekilde ilerleyen ve hukukun heteropatriyakal yapısını sorgulayan, kimliği ve ikili cinsiyet sitemini eleştiren birçok farklı görüşten oluşur. Bu görüşler kavramsal bir çerçeveye oturtabilmek açısından iki ayrı başlıkta sunulabilir. İlk başlıkta queer hukuk teorisini LGBT bireylerin hakları için liberal bir özgürleşme ve mücadele teorisi olarak anlayanlar yer alır. Bu teorisyenler insan hakları teorisi, ayrımcılık yasağı, eşitlik ve özgürlük düşüncelerini baz alırlar. Amaçları; liberal hukuk sisteminde LGBTİ bireyleri için de yer açmak ve temel insan haklarından faydalanabilmelerini sağlamaktır. İkinci başlıkta ise, eleştirel hukuk teorisyenlerinin fikirlerinden etkilenen post-modern çizgide bir queer hukuk teorisi bulunur. Kendi içerisinde çeşitlilik gösteren bu teoride sınırlı olmamakla beraber, üç farklı düşünce yer alır. Bunlardan ilki; queerin cinsel azınlıklar için bir şemsiye terim olarak kullanılmasıdır. Bununla amaçlanan hukukun cinsel azınlıkları dışlayan heteronormatif yapısını bozmak ve norm saydığı ikili cinsiyet sisteminin doğallığını alt üst etmektir. İkincisi; queerin hukukta yapı-sökümcü bir metodoloji olarak kullanımıdır. Bu metodoloji queerin anti-normatif ve eleştirelliğini yoğun şekilde vurgular. Son basamakta ise; kimlik kavramının kendisini sorun eden, hukukun cinsel kimlik kategorilerini pekiştiren yönlerini sorgulayan ancak sadece sorgulama ve eleştirellikle yetinmeyip, hukukun normatif yapısının dönüştürülmesi arayışını da içeren bir queer hukuk anlayışı bulunur. Makalenin amacı queer hukuk teorisi alanındaki farklılık gösteren bu anlayışları sunarak, aralarındaki karşılıklı ilişkiler üzerinden değerlendirmeler yapmak ve kendi fikirlerimizi ifade etmektir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/hkuhfd/issue/69430/1103701 | İslam öncesi Türk devletlerinde ceza hukuku özel intikam alanından çıkmış ve kamu intikamı,
kamu hukuku alanına girmiştir. Yani cezayı belirtip uygulayacak olan suçtan zarar gören kimse
değil devlettir. Suçlara karşı verilen cezalar katı, sert töre kurallarına tabidir. Devlet göçebe
olduğu için sürekli hapishaneler kurulması istenmemiştir. Ancak bazen cezanın, suçluya değil
de suçlunun yakınlarına uygulandığı görülmektedir. Bu da cezanın her alanda kişiselleşmemiş
olduğunu bize gösterir. Türklerin Uygurlarla birlikte yerleşik hayata geçmesiyle Türk hukuku da
önemli gelişmeler kaydetmiştir. Özel hukuk alanında mal edinme, satış sözleşmesi, kiralama,
parayı faize verme, ortaklık kurmak, evlat edinme, vasiyetname düzenleme gibi birçok hukuki
müessese bu devirde görülmektedir. Türk devletleri hükümdarları adalete büyük önem vermişlerdir.
Kutadgu Bilig gibi eserlerde adaletin devletten önce geldiğini görmekteyiz. Adaleti gerçekleştirmek
için adliye müesseseleri geliştirilmiş ve buralara yargan denilen yargıçlar görevlendirilmiştir.
Kaynakları incelediğimizde uygulanan hukuki işlemlerde adaletin gerçekleşmesine son
derece önem verilerek kişi hakları sonuna kadar korunmaya çalışılmıştır | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/71472/1131533 | Doğal hukuk ve pozitif hukuk ayrımı hukukun kaynaklarını göstermek için kullanılmaktadır. Bu ayrım diğer bir ifadeyle, olan ve olması gereken hukuk arasındaki farka ilişkindir. Bu mesele modern hukuk mekteplerinin kurulduğu Osmanlı’nın son dönemindeki özellikle ders kitapları içerisinde de kendisine yer bulmuştur. Bildirinin amacı, o dönemde özellikle tafsilatlı açıklamaları sebebiyle Mehmed Servet’in hukuka giriş türündeki kitabı incelenerek söz konusu ayrımın dayanaklarını, uygulamalarını ve günümüz karşısındaki konumunu ortaya koymaktır.
Mekteb-i Hukuk’ta hukuka giriş ve ceza hukuku dersleri veren Mehmed Servet, Mukaddime-i İlm-i Hukuk adlı eseri ders kitabı formatında hazırlamıştır. Eserde söz konusu husus Hukuk-ı Tabiiye ve Hukuk-ı Mevzua kavramlarıyla incelenmiştir. Benzer şekilde Mehmed Servet’in yanında İbrahim Hakkı Paşa’nın ve Munif Paşa’nın hukuka giriş niteliğindeki ders kitapları ve Mahmud Esad’ın, Kazım’ın ve Sadullah-Vartan’ın monografileri de bu alana ışık tutmaktadır. Ancak hukuka giriş niteliğinde bir eser olması hasebiyle açık ve berrak bir anlatımın seçilmesi, muadilleri karşısında daha tafsilatlı açıklamaların yer alması ve bizce meseleyi yalnız dini boyutta ele almaması nedeniyle Mehmed Servet’in söz konusu eseri önem arz ettiğinden tercih edilmiştir. Biz bu kapsamda dönemin kendi anlayışı içinde mevzubahis ayrımın, bir yandan dayanaklarını ve uygulamaya yansımalarını diğer yandan da günümüz hukuk anlayışı perspektifinden incelenmesini karşılaştırmalı şekilde ifade etmeye çalıştık.
Yazar, pozitif hukuk kavramını; devletin tebaası bulunan insanların kendi aralarındaki, devlet ve tebaası arasındaki ve devletlerin kendi aralarındaki ilişkilerden doğmak üzere üç kısma ayırmaktadır. Bu kısımlar sırasıyla; özel hukuk, kamu hukuku ve uluslararası hukuktur. Bunun yanında yazar doğal hukuk ve pozitif hukuk arasında öncelik-sonralık ilişkisi olduğunu ifade eder. Böylece az evvel sayılan hukuk bölümleri/türleri, doğadaki tek olan adalet kaynağından çıkmış bir pınarın döküldüğü havzalardır. Tam da buradaki adalet kaynağı doğal hukuku ifade etmektedir. Bu minvalde doğal hukuk değişmez kabul edilmekte ve özgürlük, eşitlik ile beraberinde iyiyi kötüden ayırma kudretini kanunlar/emirler vs. değil doğal hukukun kendisi bahşetmiştir. Neticesinde, doğal hukuk pozitif hukuk ayrımı günümüzde dahi kullanılan bir ayrımdır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ahbvuhfd/issue/48204/609106 | Hukuk kliniği, hukuk eğitiminin geleneksel biçimine alternatif bir yaklaşım
sunan, birbiriyle bağlantılı iki önemli amaca yönelmiş bir eğitim ve öğretme
metodudur. Hukuk eğitim modelinin katı ve şekilci yaklaşımının sonucunda, hukuk
fakültesinden mezun olan öğrenciler, hukuk uygulaması hakkında bilgi sahibi
olmadan mezun olup, meslek hayatına atılmaktadır. Hukuk kliniklerinin pedagojik
hedefi meslek öğretmek ve her türlü deneyime dayalı, uygulamalı ve katılımcı
eğitimdir. Öğrencilerin çeşitli beceriler ve değerler kazanmaları amaçlanırken,
bu hedeflerin sağlanması, hukuk hizmetini alacak kişilere kaliteli bir hizmetin
verilmesi sonucunu doğuracaktır. Dolayısıyla iyi ve etkili bir hukuk eğitimi,
sunulacak adalet hizmetinin kalitesini de belirleyecektir. Bu amaçlara yönelmiş
hukuk klinikleri farklı biçimlerde sürdürülmektedir. Klinik çalışmalarının
farklı yapılanmasında o bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel koşulları,
dolayısıyla hukuksal bağlam önem arzetmektedir. Türkiye’de hukuk klinikleri,
hukuk eğitimindeki aksaklıkların çözümü bağlamında, son yılların önemli konu
başlıklarından biridir. Türkiye’de hukuk eğitiminin geleneksel biçimine karşı,
hukuk kliniklerinin “deneyimsel öğrenme” yaklaşımı farklı hukuk fakültelerinde
hayata geçirilmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hibrid hukuki yapısı
ve farklı kültürlerden beslenen sosyal karakteri, adada öğrenim gören hukuk
fakültesi öğrencileri açısından, farklı bir hukuk kliniği deneyimi sağlayabilir
ve kliniklerden beklenen faydayı artıran unsurlar olarak değerlendirilebilir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/75050/1201151 | null | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auifd/issue/71592/1151628 | İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri
İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri İslamda Mezhepler ve Hukuk Ekolleri | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ihm/issue/57394/814136 | Hukuk, müteşekkil bir camia-i beşeriyenin kavâid-i hayatıdır. Hayat-ı beşeriyede her şey gibi hukuk dahi daima tedricî tahavvüle marûzdur.
Hukukun bu tedricî tebeddülü gâyet batîdir. Hukukun bu batî tebeddülünden başka bir de mahdut bir müddet içinde sür’atle tahavvülü müşahede olunur. Bu gibi serî ve derin hukuki tebeddül daima milletlerin büyük tarihî tahavvül devirlerinde vukû bulur. Bu devirlerde bir milletin hukuku birden bire temellerinden değişiyor, eski hukuk yerine yeni kavâid-i hayat, yeni hukuk kâim oluyor.
Hukukun bu surette teceddüt ve tebeddülü, hukukun esası olan felsefe-i hayatın değiş¬mesinden tevellüt eder. Her milletin hukuk-ı hâkimesi, o milletin felsefe-i hayatından ilham alarak teşekkül ediyor. Bunun içindir ki felsefe-i hayatın tebeddülüyle hukuk-ı müsbete dahi değişir. Bir milletin ruhunda hayata nazarın tebeddülü ne derecede esaslı, derin ise o milletin hukukunun değişmesi dahi o nisbette ciddi, şumûllü oluyor. Milletlerin hayata nazarlarının, felsefe-i hayatın değişmesi ise daima milletler içinde mücedditler zuhuru akîbinde vukû buluyor. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/44298/607133 | Hukuk alanında yapılan çalışmaların ve uygulamaların bilimsel bir yönü olup olmadığı konusundaki tartışmalar yeni değildir. Söz konusu tartışmaların bir sonuca varabilmesi için bilim ve hukuk kavramları üzerinde durulması ve her ikisinin ortak yönlerinin olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Bu amaçla çalışmada önce bilimin tanımı, görevi, türleri ve bilimsel araştırma yöntemleri ele alınmıştır. Daha sonra hukukun tanımı, görevi, türleri ve araştırma/icra yön- temleri açıklanmıştır. Nihayet, yapılan açıklamalar bir arada değerlendirilerek hukukun bilimselliği bakımından bir sonuca ulaşmaya çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/auhfd/issue/86554/1437311 | Bu çalışmada, hukukçu kimliğinin oluşmasında hukuk eğitiminin temel belirleyici olduğuna ilişkin iddiadan yola çıkılarak, kabul edilmektedir. Bu kabule bağlı olarak hukuk eğitiminde hukuk etiği öğretiminin yeri ve önemi tartışılmaktadır. Hukuk eğitimi temel ve mesleki eğitim olarak ikiye ayrılmış ve bu ayrım çerçevesinde hukuk etiğinin hukuk eğitimindeki yeri analiz edilmiştir. Temel hukuk eğitiminde hukuk etiğinin yeri bölümünde, felsefi hukuk etiği ile hukuk felsefesindeki öncü yaklaşımlar referans alınmıştır. Bu doğrultuda hukuk eğitiminde hukuki pozitivist bakış açılarından dışlayıcı ve kapsayıcı hukuki pozitivist bakış açıları bağlamında hukuk etiği derslerinin içeriği değerlendirilmiştir. Dışlayıcı hukuki pozitivist perspektiften kurgulanan hukuk etiği eğitiminin kural temelli olmasının sakıncaları ortaya konulmuştur. Daha sonra kapsayıcı hukuk pozitivizm temelli hukuk etiği derslerinin felsefi hukuk etiğini içereceğini ve hukuk eğitimi alan kişilerin hukuk etiği farkındalığını arttırmada daha etkili olabileceği iddia edilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümde hukuk meslek eğitimi içerisinde hukuk etiğinin yeri, felsefi hukuk etiği, hukuk etiği kodlarına dayanılarak ortaya konulmuştur. Gerek felsefi boyutuyla ve gerekse normatif boyutuyla hukuk etiği, hukukçu adaylarının hukuk eğitiminde ve hukukçuların (avukat, savcı hâkim, noter vb.) mesleki eğitimlerinin önemli bir parçası olduğu tespit edilerek çalışma sonlandırılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ebyuhfd/issue/63553/970270 | Bir araştırma konusu olarak hukuk kültürü, hem teorik hem de metodolojik problemlerle ilgilidir. Karşılaştırmalı hukuk sosyolojisi ise, hukuk kültürünün teorik yönleriyle ilgili olduğu kadar, hukuk kültürünün görünen yönlerindeki metodolojik problemlerin analiz edilmesini de hedeflemektedir. Bu çatışmada hukuk kültürü kavramı ve bu kavramın değişik kullanımları üzerinde durulmuştur. Burada özellikle belli başlı Amerikan hukuk ve toplum bilimcilerinin ve Avrupalı hukuk sosyologlarının hukuk kültürü kavramı üzerindeki tartışmaları üzerinde odaklaşılmıştır. Genel olarak dava oranları, hukuki kurumlara yönelik tutumlar, ceza oranları, hukuku kimin talep etmesi gerektiği hakkındaki varsayımlar, çocuk davalarını soruşturma uygulamaları, karşılaştırmalı hukuk sistemleri içindeki avukat imajı benzerlikleri ve farklılıkları, hukuki bilinç ve hukuk ideolojisi gibi sorunların çoğu hukuk kültürünün değişik boyutları kapsamında değerlendirilir. Bu bakımdan bu çalışmada hukuk kültürlerinin farklı inceleme yollarının ortaya konması ve bir diğer perspektiften diğer hukuk kültürüne bakış üzerinde durulmuştur. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/neuhfd/issue/75050/1199835 | Hukuk analitiği, son yıllarda gelişmekte olan bir hesaplamalı hukuk alanıdır. Temelini 1980’lerdeki bilirkişi sistemlerinden alan hukuk analitiği, zamanla matematik ile daha çok iç içe geçmiş, başta istatistik olmak üzere matematiğin çeşitli alanlarından etkilenmiştir. Son olarak da makina öğrenmesi tekniği ile bir çok problemini aşan hukuk analitiği, şimdilerde yapay zekanın gelişmekte olan araçlarını kullanmaktadır. Hukuk analitiğinin ve hukuki verinin kullanılmasının önünün açılması ile empirik hukuk çalışmaları ve hukukta sosyal ağ analizi gibi konularda hukuk çalışmalarının gündemine girmiştir. Araştırmada çeşitli hukuk felsefesi konularına değinilmiş, makina öğrenmesi ve matematiğin hukuka etkisi incelenmiş ve sonuç olarak hukuki veriler sebebiyle hukukun da veri analitiğinin ve dolayısıyla matematiğin konusu olabileceği sonucuna varılmıştır. Ayrıca hukukun kompleks sistemlerle benzerliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/suhfd/issue/26627/280671 | Hukuk Eğitimi Üzerine Düşünceler | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/talid/issue/47055/591686 | Bu makalede Osmanlı son döneminden günümüze Türkiye’de mukayeseli hukukçalışmaları kapsamında ele alınabilecek akademik çalışmalara dair bir değerlendirmesunulması hedeflenmiştir. Söz konusu çalışmalarda, bir asrı aşan tarihî süreç içerisindeBatı’da gelişen mukayeseli hukuk çalışmalarının takip edildiği, özellikle Cumhuriyetdöneminde hukuk iktibasından kaynaklanan bir zihni sınırlamayla daha çok mikrodüzeyde ve belirli Batı ülkelerinin mevzuatıyla mukayeselere gidildiği görülmektedir.Esasen hakim hukuk çevrelerinin makro düzeydeki mukayeseli hukuk çalışmalarınıgereksiz bulmaları kadar ondan kaygı duymaları da bu alanla ilgili eğitim ve yayınlarınzayıf kalışının temelinde yatmaktadır. Öte yandan mukayeseli hukuk çalışmalarının1980 sonrası geliştiği ilahiyat fakülteleri çevresinde de mikro düzeyde çalışmalaryapıldığı, farklı din ve medeniyetlerde ortaya çıkan hukuk bilim ve gelenekleri ileyürürlükteki hukuk sistemlerine dair makro düzeyde çalışmaların yetersiz olduğugörülmektedir. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/insan/issue/66028/912918 | Bu çalışmada son dönem anayasa tartışmalarını baz alarak, hukuk zihniyetinin hangi temel üzerine kurulması gerektiği ile ilgili bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu kapsamda öncelikli olarak hukuk kavramı bilimsel anlamı çerçevesinde tartışıldı. Daha sonra hukuk kültürü ve kültürel açıdan hukuk kavramı tartışıldı. Bu tartışmalar çerçevesinde Türkiye’de hukuk zihniyetinin temelleri ve yarattığı durumlar analiz edilerek Türkiye’de hukukun meşruluğunu sağlamak adına neler yapılabileceği konusunda öneriler sunuldu. Bu tartışmaların mevcut anayasa tartışmaları açısından önemlidir. Bu nedenle yeni hukuk kuralları hazırlanırken, bu kuralların evrensel dünyaya göre mi yoksa Türkiye’de var olan kültürel zemine göre mi kurulması gerektiği elzem bir konudur. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/mevzu/issue/54830/780025 | Hukuk Felsefesi Açısından Doğal Hukuk ve İstihsan, Dr. Abdurrahim Kozalı, Emin Yayınları, Bursa, 2011. 269 Sayfa.Müellif doktora tezi olarak hazırlamış olduğu ve sonrasında bastırdığı bu eserinde tez olarak doğal hukuk fikrinin ne olduğu, İslami literatürde nasıl ele alındığı ve özellikle istihsan delili bağlamında ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceğini mevzu bahis etmektedir. Müellifin asıl hedefi İslam Tarihi boyunca doğal hukuk fikrinin nasıl ortaya çıkıp geliştiği ve İslam hukukunun şekillenmesine nasıl etki ettiğini incelemek değil; doğal hukukun öncelikle ne olduğu ve istihsan fikri ile nasıl ve hangi veçhelerden benzerlikler gösterdiğini ortaya koymaktır. | hukuk |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/akuiibfd/issue/60882/902907 | Atatürk ve arkadaşları Türkiye'nin çağdaş medeni düzeyine ulaşabilmesi için ülkemizde bir çok devrim yapmışlardır. Bu bağlamda hukuk alanında da devrim yapılmıştır. Türk hukuk devrimiyle İslami esaslara dayanan önceki hukuk sistemi terk edilerek laik batı hukuk sistemi benimsenmiştir. Hukuktaki devrim sadece kanun yapılması ile sınırlı değildir. Yargı teşkilatı da tamamen yeniden düzenlenmiştir. | hukuk |